Cemalettin Aydınoğlu

  • YAVUZ SULTAN SELİM
    İKRA ESENLER Temsilciliği olarak her hafta perşembe günleri saat 21:00'da yapmış olduğumuz seminerimizin bu haftaki (5 Eylül) hatibi araştırmacı yazar Yasin ÖZEN hocamızdı. Hocamız konuya ilk olarak;
    Halifeliğin, Osmanlı Devleti'ne geçmesini sağlayan kişinin Yavuz Sultan Selim Han olduğunu söyleyerek başladı. Hocamız, Yavuz Sultan Selim Han hakkında söylenen asparagas söylentilerin (Alevi katliamı, küpe takması... gibi) gerçek ile bağlantısı olmadığını izah etti. Yavuz Sultan Selim'in Yeniçeri olduğunu ve Yeniçerilerin desteği ile tahta çıktığı için onlara saygısından sakalı olmadığını ya da zamanında kendi babası 2. Beyazıd  hakkında "sakalından tuttuğumuz gibi yönetiriz" deyiminin kendisine söylenmemesi için sakal bırakmadığı rivayetlerinden de bahsetti.
     
    Daha sonra özetle Yavuz Sultan Selim Han'ın tahta nasıl çıktığından bahsetti: 
    - Yavuz Sultan Selim'in tahta çıkmaması için ortaya fitneler atıldı, çeşitli iftiralara maruz kaldı, diğer şehzade kardeşleri tahta çıkmak için türlü türlü oyunlar oynadı, sonunda yeniçeriler Yavuz Sultan Selim'i İstanbul'a çağırdı ve babası hayatta iken tahta çıktı. Tahta çıkmasından sonra babası sefer sırasında öldü. Yavuz Sultan Selim Han'a, babasını zehirleyerek öldürdüğüne dair iftiralar ortaya atıldı. Tahta çıktıktan sonra diğer kardeşleri ile keyfe keder olmadan tamamen İslam Davası'nın yürümesi adına  diğer şehzade kardeşleri ile çarpışarak onları öldürdü. Yavuz Selim, 8 yıl padişahlık yapmıştır.
     
    - Tahta çıktıktan sonra ilk mücadelesi Şah İsmail ile olmuştur. Şah İsmail, Osmanlı topraklarına insanlar göndererek Şia inancını yaymak için çabalar göstermiş ve bunda da başarılı sonuçlara ulaşmıştır. Yavuz Sultan Selim'in yeğeni de şia olmuştur. Yavuz Sultan Selim, bu hareketin bitirilmesi için Şah İsmail'e destek verip onun yanında olanları belirleyip tövbe isteyenler hariç geri kalanını öldürtmüş, bu isyanın durdurulması için mücadele etmiştir. Yavuz Selim'e iftira atılarak onun 40.000 Aleviyi katlettiğine dair söylenen haberlerin tamamı yalandır. İslam'da aman dileyenin öldürülmeyeceğini herkes bilir, Yavuz'un bildiği gibi. Faraza böyle bir şey gerçek olsa, neden hiç bir İran tarihi kitabında ve benzeri kitaplarda bu konu ile alakalı yazı yer almamaktadır?
     
    - Yavuz Selim, Şah İsmail'den sonra Memlûklulerle ilgilenmiş, Memlûklulerin İslami Avrupa'da yaşadığını fakat Avrupa'ya bağlı olarak yanlış  şekilde yaşadığını dile getiren mektuplar yazmıştır. Bu mektuplardan sonra Yavuz Sultan Selim'in yaptığı uyarıları dikkate almayan Memlûklere karşı "Merc-i Dabık (24 Ağustos 1515)" ve "Ridaniye (22 Ocak 1517)" seferlerini düzenleyip Memlûkluleri tarih sayfasından silerek Halifeliğin Osmanlıya geçmesini sağlamıştır. Osmanlı ordusu bu sefer sırasında  Sina Çölü’nü geçmiştir  (09-22 Ocak 1517) Bu çölü daha önceleri Persler ve Büyük İskender Mısır’ı ele geçirmek için geçmişlerdir. Bu sebepten bu yol “Fatihler yolu” olarak adlandırılmıştır. Ayrıca Sina Çölü'nü sadece  bu iki kumandan geçmiştir. Moğollar ve Timur bu çölü geçememişlerdir. Yavuz Sultan Selim Akdeniz kıyılarından fazla uzaklaşmayarak kuzeyden Sina Çölü'nü geçmiştir. Bu çölü 13 günde geçtiği söylenmektedir.
     
    - 24 Ocak tarihinde Osmanlı devleti Kahire’ye girdi. Kahire, dönemin önemli ve kültürel zenginliklerini barındıran bir şehirdi. Yavuz Sultan Selim Kahire’ye girişinden sonra Cuma namazında Hutbe'yi kendi adına okutturdu. Osmanlı Devlet geleneğinde Hutbe okutmak hâkimiyetin sembolü olarak kabul edilir. Bu seferle Memlük hazinesi ve Emanet-i Mukaddeslerin bir kısmı, Osmanlı devletinin eline geçtiğini geçmiştir. Yavuz Sultan Selim Han yalnızca bir padişah değil, aynı zamanda onu alim ve evliya gibi sayanlar da vardır. 
     
    Değerli Yasin ÖZEN hocamıza verdiği bilgilerden ötürü teşekkür ediyoruz. Rabbim vermiş olduğu bilgilerden ve emeklerinden ötürü kendisinden razı olsun.
     
     
  • Haydi Gençler Esenler Temsilciliğimize

    İKRA Derneği Esenler Temsilciliğimizde erkek öğrencilerimize yönelik yaz kuran kursu kayıtlarımız başlamıştır.

     

  • Asım'ın Nesli

    İKRA Esenler Temsilciliği Gençlik Birimi, gençlerimize yoğun bir ilgi göstererek, onların okul hayatlarında ve sosyal yaşamlarında daha başarılı bireyler olması hususunda gayret göstermektedir. Bu doğrultuda gençlerin medeni cesaret kazanması ve fikirlerini rahatça söyleyen bireyler olması için, Cuma günleri 21.00-22.00 saatleri arasında makale okumaları yaparak gençlerin münazara yeteneklerini geliştirdiği gibi onların gündeme dair güncel bir birikime sahip olmaları da sağlanıyor. Salı günleri gençlerimiz ile birlikte akşam saat 20.00-20.40 arası İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un eserlerini topladığı Safahat eserini okuyarak onların zihin dünyalarını güzelleştiriyoruz. Cumartesi günleri 17.00-20.00 saatleri arasında gönül dünyalarını güzelleştirecek Değerler Eğitimi dersimizi yapıyor ve bu paralellikte öğrencilerimize kitap okutuyoruz. Manevi dünyalarının yanında akademik başarılarının sağlanması da bizim için önem arz ediyor. Bundan dolayı öğrencilerimizin eğitim hayatlarını kolaylaştıracak ders takviyeleri yapıyoruz. Pazartesi günleri saat 18.00-20.30 arasında Matematik ve İngilizce dersleri, Perşembe günleri saat 19.00-21.00 Türkçe ve Sosyal bilgiler dersleri verilerek onların okulda başarılı birer öğrenci olmaları sağlanmaktadır. 

    Not: Matematik, İngilizce, Sosyal Bilgiler ve Türkçe derslerimiz İlk ve Orta Okul öğrencilerimize yöneliktir. Diğer programlarımıza tüm öğrencilerimiz katılabilr. 

     

    İKRA ESENLER TEMSİLCİLİĞİ GENÇLİK BİRİMİ HAFTALIK DERS PROGRAMI

    PAZARTESİ

    SALI

    ÇARŞAMBA

    PERŞEMBE

    CUMA

    CUMARTESİ

    PAZAR

    18.00-20.30

    İNGİLİZCE

    MATEMATİK

    20.00-20.40

    SAFAHAT OKUMALARI

     

    19.00-21.00

    SOS. BİLGİLER

    TÜRKÇE

    21.00-22.00

    MAKALE OKUMALARI

    17.00-20.00

    DEĞERLER EĞİTİMİ

     

     

     

     

     

     

  • YİNE HEYECAN, YENİ HEYECAN!

    Şuna inanıyoruz; Allah yolunda atılan her bir adım yeni bir heyecandır, yine bir heyecandır! Allah (c.c.) bu heyecanı diri tutmak için Kitab-ı Kerim’inde bizi zaman zaman Cennetle, zaman zaman Cehennemle uyarır. Bir bakarsınız peygamberlerden örnek veriyor, bir bakarsınız “tek bir taşla” öl/dürül/en ve bu vesileyle de helak olan koca devletlerden. Bize “belki sizin de muhatap olduğunuz o ‘kocaman’ görünen düşmanın ‘tek bir taş atımlık canı vardır’” vurgusu yaparak bizi heyecana garkeder.

    Yine her gün kılınan 5 vakit namaz da ayrı bir heyecan değil midir? Eğer her bir vakitte heyecanlanmak ve yeniden dirilmeyi, yeniden canlanmayı murad etmeseydi Rabbim, tüm vakitlerin namazını tek bir vakitte kıldırır geçerdi Allah-u Âlem!

    Elbette heyecanların meşru dairede olması icab ediyor. Bunu belki söylemek bile zaid belki…

    İşte böyle yeni bir heyecanla daha başbaşayız: İKRA DERNEĞİ ESENLER TEMSİLCİLİĞİMİZDE SAFAHAT OKUMALARINA BAŞLADIK.

    Her Cuma saat 21.00-22.00 arasında yaptığımız “Makale Tahlili” programına ek olarak yapılan bir çalışma bu… Evet, her Salı günü saat 20.00-20.40 arasında 15 yaş ve üstü seviyesindeki gençlerimizle Safahat okumalarına, daha doğrusu tahliline başladık.

    Safahat deyip geçmeyin; Safahat içinde İslâm Tarihinden sayfaları, yakın tarihin acı ve yakıcı izlerini, 20 yüzyıla girerken başta Osmanlı Devleti olmak üzere İslam Coğrafyasının yıkık-dökük halini, kişisel gelişim kitaplarında bulamayacağınız gerçek ve ayağı yere basan motivasyonları, hitabet sanatının yüceliğini, edebin kendisi ve timsallerini sergileyen bir kitaptır.

    İşte bu kitabı her Salı heyecanla okuyoruz. Sadece okumuyor tahlil ediyoruz. İlk dersimizi 18.12.2018 Salı günü gerçekleştirdik. Her Salı da devam edeceğiz.

    Elinde/evinde Safahat’ınız yoksa da biz size tedarik ediyoruz. Unutmayın yaşınız 15’i geçti ise Safahat da, biz de sizleri bekliyoruz.

    Salı günleri müsait değil misiniz? O halde Cuma günleri 21.00-22.00 arasında yapılan Makale Tahlili’ne bekleriz.

    Yerimiz ve saatimiz belli!

     

  • İMAM-HATİP LİSELERİ NE KADAR GEREKLİ?

    Kıymetli gönül dostları, derneğimizi ve sitemizi takip edenler hatırlayacaklardır; ESENLER İKRA ŞUBEMİZDE her Cuma akşamı saat 21.00-22.00 arasında “Makale Tahlili” programı icra ediyoruz.

    Programda, gönüllü olarak vazife alan bir arkadaşımız istediği dergi-gazete-siteden ve istediği yazarın, istediği bir konusunu seçerek 21.00’de başlayan programımızda okuyor ve hep birlikte bu konuyu tahlil ediyoruz.

    Programımızda tam bir “serbest kürsü” anlayışı hakim. Bu çerçevede, herkes bildiği ve düşündüğünü rahatlıkla ifade ediyor, tahlile katkı sunuyor.

    Bu hafta (02.11.2018) gerçekleştirilmiş olan programımızda Sözcü Gazetesi’nden seçilmiş bir makaleyi tahlil ettik. Gazete ve makale inancımız ve düşüncemize aykırı idi. Nitekim makale konusu dini eğitimin giderek yaygınlaştırılmaya çalışıldığı ve bu manada da imam-hatiplere gereğinden fazla önem verildiği, yatırım yapıldığı yönünde ve mahiyetinde idi. Ama değil mi ki, serbest kürsü icra ediyoruz; bu maksat ve aşkla makaleyi dinledik ve tahlilini yaptık.

    Makalenin tahlili esnasında söz alan ve konuyu tahlil eden genç kardeşlerimizin metanet ve olgunluğu doğrusu takdire şayan idi. Söz alırken birbirlerinin sırasına saygı gösterdiler. Fikir sahibinden ziyade, fikre karşı çıktılar ve çürütmeye çalıştılar; birbirlerini kırmadan, birbirlerine hakaret etmeden gerçeği ortaya çıkarmaya çalıştılar; meseleleri kendi bakış açılarıyla izaha gayret gösterdiler.

    Program esnasında İmam-Hatip Liselerinin gerçekten gerekli olup olmadığı; imam-Hatipler ve burada verilen öğretimin, giderek ahlaki değerlerin ne kadar yerini bulduğu/bulamadığı; imam-hatipli gençlerin dine ve dindarlara karşı lakayt tavırları ile ahlaki durumlarındaki yozlaşmışlık ile imam-hatipte görev alan öğreticilerin bu hususta ne kadar ehil oldukları ya da olmadıkları hususu detaylı olarak ve yukarıda işaret ettiğimiz üzere belli bir saygı çerçevesinde değerlendirildi.

    Meseleyi ise Naim Yorulmaz bağladı: Eğitim hususu bir sac ayağıdır ki; Aile, öğrenci ve öğretmenden oluşur. Herhangi bir ayağın yamuk olması sacın devrilmesine sebebiyet verir. Bunun için öğretmen veya ailenin iyi olması yetmez, öğrencinin de iyi olması gerekir. Ancak bunun olabilmesi için de mutlaka ailede iyi bir eğitim alınması gereklidir. Bunu ise öğretmenin idealist olması tamamlayacaktır.

    Bundan sonraki tahlil programımız ise 09.11.2018 Cuma günü yine saat 21.00’de… Gündemi yakalamak, güncel meseleleri öğrenmek yanında konuşmak ve katkı sunmak için sizleri de Esenler İKRA Şubemize bekliyoruz efendim.

     

     

     

  • HANGİ MİHRİMAH? ÜSKÜDAR MI, EDİRNEKAPI MI?

    Hazreti Peygamber Efendimiz, ancak şu 3 mescid ziyaret edilir diyerek bizlere Kâbe, Mescid-i Nebi ve Mescid-i Aksa’yı işaret buyurmuşlar. Ancak ulema, diğer mescidlerin de oradaki dostlar ve bilgilenmek amacı gibi maksatlarla, yani oralara bir kutsiyet atfetmek gayesi olmaksızın ziyaret edilebileceğini beyan buyurmuşlardır.

    Bizler de bu tavsiye doğrultusunda, Esenler İKRA Şubesindeki gençlerle hem yeni mekânlar görelim hem de bu mekânlarda Allah’ı zikrederken, dostluğumuzu pekiştirelim için 02.09.2018 Tarihinde Gençlik Birimi olarak programlarımıza Bismillah diyerek sabah namazı programı ile başladık.

    Sabah namazına Üsküdar Mihrimah Sultan Camii için plan yaptık.

    İlk olarak sabah 05:00 da aracımız geldi ve genç kardeşlerimizin de sayısının tamamlanmasıyla saat 05:15 de derneğimizin önünden Üsküdar Mihrimah Sultan Camii’ne doğru yola çıktık.

    Planladığımız üzere, sabah namazımızı burada kıldık. Namazı müteakip camiinin müezzini olan ve sabah namazını kıldıran hocamız ile tanıştık. Kendisinden camiiyi gezdirmesini ve anlatmasını istedik kendisi de kabul etti .

    Hocamız katılımcı arkadaşlarımıza Caminin tarihi, kim tarafından yaptırıldığını ve Edirnekapı’daki Mihrimah Sultan Camii ile ne bağını ve ilgisini anlattı. Doyurucu bilgilendirmeden sonra hocamıza teşekkür ederek ve duasını alarak ayrıldık.

    Yine geldiğimiz araçlara binerek derneğimize geldik ve kardeşlerle yaptığımız güzel bir kahvaltı ve kahvaltının olmazsa olmazı olan sohbetimizle evlerimize dağıldık.

    Yine gezeceğiz, yine görecek ve öğreneceğiz. Bu arada kahvaltı da yapacağız, yemek de yiyeceğiz. Ama birlikte, sizlerle yani… Sizsiz olmaz. Bu sebeple hepinizi İKRA DERNEĞİ Esenler Şubesine bekliyoruz. Geç kalmayın, genç kalın.

     

    Sabri Danacı

  • BİZLER HER DEM YENİDEN DOĞARIZ.

    Yeni bir öğretim dönemi daha başlamak üzere… Her evde bu yönde tatlı bir telaş var. Bu tatlı telaş elbette tüm çevremize de müsbet olarak yansıyor ve bizlere enerji veriyor.

    Bu enerjiyi bizler de İKRA Esenler Şubesinde bizatihi yaşıyoruz.

    Şube olarak yaz tatili ve dolayısıyla rehavetinin bitmesi ile birlikte yeni sezonu Av. Halil Kendir hocamız ile açtık .

    Halil Kendir, 05.09.2018 tarihindeki dersine başlarken, önceki derslerinin konu ve içeriklerini hatırlatarak, bu sezonda da Kur'an-ı Kerim’deki surelerin, tertip sırasına göre içeriğinden bahsedeceğini ilan etti.

    Akabinde de derse geçildi. İlk ders olması hasebiyle öncelikle Fatiha Suresi ile başlangıç yapıldı. Hocamız, Fatiha Suresinin farklı isimlerle de anıldığını ve 3 kısımdan oluştuğunu beyan etti.

    Yine Fatiha Suresinin bir dua niteliğinde olduğu ve bu yüzden âmin dediğimizi de yine bu dersimizde öğrendik .

    Bizler gibi her dem yeniden doğmak ve her dem yenilenmek isterseniz, Bakara Suresi ve özellikleri için sizleri de her ayın ilk çarşambası şubemize Halil Kendir hocamızın dersine bekliyoruz.

     

    Muhammed Emin Demir

     

     

  • BAŞLADIK! GEÇ KALMAYIN!

    Bereket ve rahmet ayı olan Ramazan’ı güzellikleriyle birlikte ağırladık ve kendisinden hoşnut olarak uğurladık.

    Ramazan sebebiyle bir çok çalışmamıza ara vermiştik.

    Şimdi artık hareket zamanı! Çünkü Ramazan bitti ve biz ramazan sebebiyle depoladığımız enerji ve Kur’an okumakla kazandığımız gücü bir şekilde hayra tebdil etmeliyiz.

    Bu çerçevede, ESENLER İKRA TEMSİLCİLİĞİMİZ’in Ramazandan önce her Cuma günü saat 21.00-22.00 arasında icra etmiş olduğu makale okumaları programımız tekrar başladı.

    22.06.2018 Cuma günü yapılan programımızda makale okuma görevini Ahmet Fuat Yahyaoğlu kardeşimiz ifa ettiler.

    Kardeşimizin okuduğu yazı aynı gün yayınlanmış olan Fatma Barbarosoğlu’nun “Fakir kimdir? Anıları olmayanlar mı?” isimli makalesiydi. Yazar, makalesinde özellikle son dönemde yaygınlaşan “özçekim yaparken ölen” şahıslar meselesini irdeliyordu. Yazıda ana fikir olarak, insanların kullanması için icad edilmiş bulunan makinaların, giderek insanları kullanmaya başladığı anlayışı gündeme getiriliyor ve eleştiriliyordu.

    Makalenin ardından Emin Atalay’ın şiir okumasıyla program neticelendi.

    29 Haziran 2018 Cuma Günü de programımız devam edecek ve farklı bir arkadaşımız, farklı bir makale ile gündemi bize taşıyacak, gündemi bize yakalatacak. Hemen akabinde ise bir başka arkadaşımız, yüreklerimizin tellerini titreten şiiriyle ortamı ve havayı yumuşatacak. Yazıktır, kendinizi bu güzelliklerden mahrum kılmayın. Gelin!

     

     

  • BU DAHA BAŞLANGIÇ!

    İKRA DERNEĞİ Esenler Şubesi, 29 Nisan 2018 Pazar günü gençlerin yoğun ilgi gösterdiği bir organizasyonla piknik dönemini başlattı.

    Ekibimiz sabah saat 07.00 sularında dualarla yola çıktı.

    Çatalca-Çayırdere mevkiine konakladık. Kardeşlerimizin evlerinde getirdikleri börek-kek-poğaçalarla kahvaltımızı yaptık. Daha sonra genç kardeşlerimiz futbol maçı yaptılar.

    Saat 14.00 sularında cemaatle öğle namazlarımızı eda ettik. Namazdan sonra öğle yemeği hazır oluncaya kadar arkadaşlarımızla namaz hususunda kısa bir muhabbetimiz oldu.

    Zeynel Ünal kardeşimizin hanımının maharetli elleriyle yoğurduğu köfteleri namı diğer köfteci Yusuf olan Yusuf Şerefli kardeşimiz pişirdiler.

    Öğle yemeğinin afiyetle yenilmesinden sonra gençlerimiz tekrar kendilerini doğanın ve yeşilliğin kollarına bıraktılar.

    Saat 17.00’da ikindi namazının kılınmasını müteakip, ikindi çayları içildi ve mıntıka temizliği yapıldıktan sonra otobüsümüze binerek tekrar yuvalarımıza dönmek üzere yola çıktık.

    Sabahın erken saatinde gelerek, piknik alanımızda gerekli hazırlıklarımızı yapan ve çaylarımızı demleyen Mustafa Ağbaba ve Ahmet Fuat Yahyaoğlu’na hassaten teşekkür ederiz.

    Yükümüzü çeken Zeynel Ünal’ı unutmak da olmaz elbette.

    Kardeşlerimizle dernek binamıza gelip, eşyalarımızı taşırken 12 Mayıs 2018’deki pikniğimizde buluşmak üzere helalleşerek vedalaştık.

    Bu programla birlikte başlayan piknik ve kamp programları için bizi takip etmenizi salık veririz. Ayrıca yine sizlerin katılımı ile bir de kamp yapma planımız vardır.

    En yakın zamanda yani 12 Mayıs Cumartesi günü yapacağımız pikniğe katılmak için taleplerinizi derneğimizden Zeynel Ünal Bey kardeşimize iletebilirsiniz.

     

     

  • OKUR ZİYARETLERİ HIZ KESMEDEN DEVAM EDİYOR

    İKRA Derneği Esenler Şubesi Eğitim Birimi olarak Perşembe akşamı 2. sınıf kitap listemiz okurlarından Saim Karakuş abimizi ziyaret ettik.

    Ziyaretimize Dernek yönetimi olarak Recep Kaya, Turgut Ünal, Zeynel Ünal ve Muhammed Vural katıldı. Saim Bey’in mesleği çaycılık. Sabah erkenden evden çıkıp geç saatlere kadar çalışan abimiz bu yoğunluğunda kitap okumaya devam ederek güzel bir örnek teşkil ediyor. Malatya’lı olan abimiz 4 çocuk sahibi. Erkek evladı Mehmet Karakuş ile de tanıştık. Mehmet 12 yaşında. İKRA derneğimizi babası ile beraber ziyaret edeceğinin sözünü almış olduk.

    ’Anne - baba, insanın en başta hürmet edeceği kudsi iki varlıktır. Onlara hürmette kusur eden, Hakk’a karşı gelmiş sayılır’’ kelamı kibarı var ya hani; Saim Bey tam da bu beyana lâyık bir insan. Zira, Saim abimiz 4 yıl önce çok kıymetli annesini kaybetmiş. Allah rahmet eylesin. Evde bakımı ile ilgilendiği çok değerli babası vardı. Babası Urfi bey bir asırlık ömrü ile 98 yaşında. Ayağa kalkamayan alzheimer hastası babası ile sabah akşam ilgilendiğini bizzat görmüş ve öğrenmiş olduk. Rabbim babası Urfi amcamıza şifalar, Saim Ağabeyimize de sabırlar ve kolaylıklar versin.

    İkramları ve misafirperverliği için abimize teşekkür ederiz. Bir başka okur ziyaretinde görüşünceye dek sizleri Allah’a emanet ediyoruz.

     

    Haber: Muhammed VURAL

     

     

  • MADEM BİLMİYORSUNUZ NİÇİN GELMİYORSUNUZ?

    İnsanlar garip! Her şeyi bilmesi elbette mümkün değil, ama gelin görün ki, bilmesi gerekenleri öğrenmek için de üzerine düşen çabayı göstermez. Sonra da halinden şikayet eder ya da haddini aşarak âleme nizâmât vermeye çalışır. Böyle olunca da gülünç hale dönüşür…

    Bizler yukarıda yer alan itab ve ikaza muhatap olmamak için İKRA DERNEĞİ ESENLER ŞUBEMİZDE yılmadan-yorulmadan, bıkmadan-usanmadan, gelmeyenlere inat direniyoruz ve her Cuma akşamı yeni şeyler öğrenelim, gündemdeki meselelere vakıf olabilelim ve yorumlayabilelim için 21.00-22.00 arasında makale tahlilleri yapıyoruz.

    Eğer siz de hem bilmiyor, hem de gelmiyorsanız yukarıdaki itaba muhatap oluyorsunuz. Ama elbette bunun bir çözümü var: Programlarımıza katılmak!

    Bu çerçevede, bu hafta, Müslümanların gündemine sokul(maya çalışıl)an “deizm”in ne olduğunu ve hakikaten gündem olup olmayacağını öğrendik. Bilenler bilgilerini tazelemeleri yanında, bilmeyenlere aktarım yaparak bilgilerini kavileştirdiler. Tartışmasız bir başka gerçek de gündeme ilişkin tesbit ve değerlendirmeler yapmamız oldu.

    Her hafta farklı bir arkadaşımız seçtiği bir makaleyi okuyor ve hep birlikte yorumluyoruz. Böylece hem bilmediklerimizi öğreniyor, hem de gündemi takip ediyoruz. Akabinde de bir şiir okuyor ve gecemizi yumuşak bir geçişle bitiriyoruz.

    Bu haftaki programımızda makaleyi okuyan İbrahim Ethem kardeşimizdi. Kardeşimizin okuduğu makale Deizm üzerine idi.

    Makale, Mehmet Doğan’ın Haber7.com sitesinde yayınlanan yazısıydı. Makale tahlili yapılırken, “uzun cümlelere dayalı” yazı yazmanın ne kadar zor ve beceri gerektiğini de ayrıca değerlendirdik.

    Makale okunması esnasında özellikle genç kardeşlerimizin katılımı ve yorumları ile sorulan sorulara verdikleri cevaplar hakikaten önemli idi.

    Gecemiz Bahattin Karakoç üstadın İncitme isimli şiirinin okunmasıyla nihayete erdi.

     

     

  • ELİNİZ NERENİZDE ?

    İKRA DERNEĞİ ESENLER ŞUBEMİZDE Salı akşamları, yönetim kurulu toplantımızı müteakip, iki haftada bir kürsü dersi çalışmalarımız aralıksız devam ediyor.

    Kürsü derslerimizde Prof. Dr. İskender Pala’nın “İki Dirhem Bir Çekirdek” isimli eserden seçilen deyimler açıklanıyor.

    Bu haftaki programımızda kürsüye çıkan kardeşimiz Bilal Kurhan idi. Bilal Bey kardeşimizin açıkladığı deyim, hemen hepimizin hayatın farklı safhalarında kullanmış olduğumuz “eli kulağında” deyimiydi.

    Bilal Kurhan’ın verdiği bilgiye göre, bu deyim, sahabe zamanından günümüze kadar gelmiş olan bir deyim. Deyim, Hz. Bilal r.a.’ın ezan okumadan hemen önce, Hz. Bilal’i şaşırtmak amacıyla kâfirlerin gürültü yapmasına binaen, Hz. Bilal’in parmaklarıyla kulaklarını tıkaması ve ezan okumak için hazırlanması esasına dayanıyor. O günden bu güne de müezzinler, Hz. Bilal r.a.’ın sünnetini uygulama amacıyla ezan okurken ellerini kulaklarına dayamaktadırlar. Bu manada eli kulağında tabiri, her an ezan okunabilir manasına gelmekte… Ancak bizler bu deyimi, olması beklenen iş ya da gelmesi beklenen kişiye binaen “her an gerçekleşebilir/gelebilir” manasında kullanmaktayız.

    Bilal Kurhan Bey kardeşimin performansı ve kürsü hakimiyeti arkadaşlar tarafından beğeniyle karşılandı.

    Biraz daha çalışması ve bilgiyle donanmasını beklediğimiz Bilal Kardeşimize gelecek hayatında daha başarılı bir gelecek temenni ediyoruz.

     

  • Motivasyon Semineri: Çanakkale Savaşı
    Motivasyon Semineri: Çanakkale Savaşı
         Daha önceleri yetişkinlere yaptığımız motivasyon seminerlerinde bir ilk gerçekleştirdik ve 24 Mart 2018 Cumartesi günü tarihçi yazar Şeref YUMURTACI beyin katılımıyla gençlerimize yönelik motivasyon programı gerçekleştirdik.
         Programa sabah kahvaltısı ve hoş bir sohbet, muhabbet ile başladık.
         Yazar Şeref YUMURTACI bey, ilk ve ortaöğretimini İstanbul Esenler Mareşal Fevzi Çakmak İlköğretim okulunda, lise eğitimini ise Esenler Amiral Vehbi Ziya Dümer Lisesi'nde  tamamladı. Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünü bitiren hocamız, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Yakınçağ alanında Yüksek Lisans yapmaktadır. Aynı zamanda İkinci Üniversite olarak Anadolu Üniversitesi İnsan Kaynakları Yönetimi Bölümü’ne devam etmektedir.
         Şeref YUMURTACI gençlere " Çanakkale'nin Tarihi"ni ve önemini anlattı.
    Yazan: Hamza UZMAN
  • SOKAK KÖPEKLERİNE SARILMAK!

    İKRA DERNEĞİ Esenler Şubesi, “ilklerin şubesi” olma özelliğini bırakacak gibi görünmüyor!

    Makale okumaları, şiir okumaları ve film gösterimleri derken, şimdi de her ayın ilk çarşambası farklı etkinliklerle halkımızın hizmetinde.

    Bu çerçevede ilk farklı etkinlik 07.03.2018 Çarşamba günü gerçekleştirildi. Etkinliğin konusu uyuşturucu, konuğu ise BAYDER (Bağımsız Yaşam Derneği) Yönetici ve gönüllüleri idi.

    Bu çerçevede konuklarımız BAYDER yönetim kurulu başkanı Regaib Bostan, Yönetim Kurulu üyesi ve Uzman Klinik Psikolog Enes Kartal, gönüllüler Deniz Demir, Mustafa Gencer ve Fatih Budak idi…

    Büyük ve meraklı bir izleyici kitlesine hitap eden konuklar, uyuşturucu ve uyarıcıların vehametinden bahsettiler.

    Program Şube başkanının sunum konuşmasıyla başladı. Daha sonra oturumu yönetmek için Muhammed Vural kürsüye gelecek konuşmacıları tanıttı. Programın akışı hakkında bilgi verdi. Sırasıyla söz alan konuşmacılar meselenin önemine ve vehametine işaret ederken, yaşadıkları olumsuz ve ama ibret dolu hatıralardan bahsettiler.

    Yaklaşık 1 saat süren program sonunda katılımcılar ile izleyiciler, nefis çaylarımız eşliğinde karşılıklı muhabbet ve soru cevap faslına geçtiler.

    Konuşmacılarımızın söylediklerinden derlediğimiz notları dikkatlerinize sunuyoruz:

    Regaib Bostan (Dernek Başkanı) : Türkiye’de tahminen 3.000.000 (Üç milyon) civarında, uyuşturucu ve uyarıcı kullanıcısının olduğunu tahmin ediyoruz. Bu konuda resmi rakamlar yanıltıcı, çünkü kullanıcıların hepsi kendini faş etmiyorlar. Bu hem hukukî açıdan hem de sosyal açıdan sıkıntılı olduğu için gizli/bilinmeyen içicilerin bilinenlerden daha fazla olduğunu sanıyoruz.

    Bu melanete bulaşmanın yaşı da, dini de, sosyal statü durumu da yok. Ben 52 yaşına gelmiş sarıklı sakallı ve ama esrar kullanan insan tanıdım.

    Biz dernek olarak bu çalışmada çok küçük bir zümreye hitap ediyoruz ve açıkçası yetişemiyoruz. Bu hususta devlet bir “milli seferberlik” başlatmalı, aksi halde gidişimiz hiç de iç açıcı değildir. Unutmayalım ki, bu seferberlik başlamazsa herkes zarar görecek.

    Çünkü kalabalık bir aile de olsa, bu ailede bulunan 1 kullanıcı, maalesef tüm aile fertlerini olumsuz olarak etkilemekte, rahatsız etmektedir. Unutmayalım ki “batan geminin lüks kamarası olmaz!”

    Enes Kartal (Uzman klinik psikolog) : Ben de zamanında kullanıcıydım. Dolayısıyla damdan düşenlerden biriyim. İyi biliyorum ki, bu ve benzeri çalışmalar tam anlamıyla bir cihaddır! Ben hastamın birinden “bilsem ki annemin böbreğinde eroin var, annemin böbreğini çıkarır o eroini alırım” sözlerini duydum. Seslendirmeseler de kullanıcıların haleti ruhiyesi budur maalesef.

    Kullanıcı olmak bir kişilik zaafiyeti değildir; hastalıktır. Bu iş öncelikle “merak ile” başlar sonra da devam eder. Biz dernek olarak uyuşturucu ile değil “bağımlılık” ile mücadele ediyoruz.

    Uyuşturucular maalesef artık herkesin ulaşabileceği yerlere ve fiyatlara gelmiştir. Bugün “sentetik uyuşturucu” denilen uyarıcıların hapı/tanesi 3-5 TL.ye kadar düşmüştür.

    Maalesef kullanıcılar göründüğünden fazla ve ama devlet kurumları buna yetişemiyorlar. Mesela İstanbul’da bulunan AMATEM’in 117 yatağı var, ama 100.000 civarında hastası var. Yani AMATEM’e gidip de tedavi olmak istiyorum dediğinizde size en erken 6 ay sonraya gün veriyorlar. Ve bu gibi resmi prosedür dairesinde çalışan tedavi merkezlerinin uyuşturucunun bırakılmasında başarı oranları sadece % 1 civarında…

    Deniz Demir (Eski Bağımlı – Dernek Gönüllüsü) : Ben 10 yıl uyuşturucu kullandım. 2 yıldır da bırakmış durumdayım. İlk 5 sene ailemin kullandığımdan haberi olmadı. Bağımlılıktan kurtulmak ilaçlarla olacak bir şey değildir; bunun için telkin ve birebir ilişki gerekiyor.

    Mustafa Gencer (Eski Bağımlı – Dernek Gönüllüsü) : 32 yaşındayım ve 16 yaşında uyuşturucu-uyarıcı madde kullanmaya başladım. Uyuşturucuya “özenti” ile başladım. Maçlara gider, tribünlerde uyuşturucu kullanan “abileri” görürdüm. Onlara özenerek başladım. Ailem 8 sene (esrar kullanıyordum) farketmediler. Ne zaman ki, esrar beni kesmedi ve giderek bonzai’ye başladım, o zaman farkettiler.

    Bağımlı olduğum için işimi, ailemi ve kendimi kaybettim. Eve gidemiyordum, sokakta yatıyor, uyuşturucu almak için hırsızlık yapıyordum.

    Anneciğim beni dernekle buluşturana kadar bağımlılıktan kurtulabileceğimi zannetmiyordum.

    Fatih Budak (Eski Bağımlı – Dernek Gönüllüsü) : 32 yaşındayım ve kul-lanmaya 17 yaşında başladım. Son 5 yıl enjektörle eroin alıyordum. İlk lise döneminde başladım.

    Ben uyuşturucuya başladıktan sonra önce abim, sonra babam, arkasından ablam ve daha sonra da annem vefat etti. Annemden sonra da kızkardeşimi kaybettim. Ama ben bunların hiçbirisinin acısını yaşamadım. Çünkü “o acıyı” hissetmiyordum. Bu sebeple onların acısını “hiç bilemedim.”

    Annem ölüm döşeğinde idi. Kardeşim bana telefon ediyor ve diyor ki, “abi annem ölüyor, seni istiyor gel!” ben uyuşturucu alacağım için kardeşime “paran var mı?” diye soruyordum.

    Üniversite mezunuydum. Büyük marketlerde müdürlük yaptım. Ama uyuşturucu sebebiyle hepsinden oldum. Çünkü maaşım yetmiyordu, çalıştığım yerden hırsızlık yapıyordum.

    Son 2,5 yılımı ev dışında/sokakta geçirdim. Soğuktu, donuyordum neredeyse… Soğuğu hissetmemek için enjekte üstüne enjekte ediyordum. Ama yine de üşüyordum. Çünkü kaldığım yerin çatısı, penceresi kapısı yoktu. Yıkık dökük bir yer ve hava da çok soğuk... Öyle üşüyordum ki, elimdeki eroinleri “ölmek için” enjekte ediyordum. Baktım benimle aynı odada 4 tane sokak köpeği var. Birbirlerine sokulmuşlardı. Dedim ki kendi kendime, bunların yanına gidip de bunlara sarılırsam soğuktan korunurum. Ve o geceyi sokak köpeklerine sarılarak geçirdim.

    1-1,5 yıl hiç banyo yapmadan gezdim. Dileniyor, aldığım paraları uyuşturucuya veriyordum. Günde bulabilirsem/alabilirsem 1 tane poğaça ile günümü geçiriyordum.

    Herkes bizi hor görüyordu. Allah yardım etti BAYDER’e ulaştım ve şu anda benim eski halimde olanlara yardım etmeye çalışıyorum.

    Program sonunda, katılımcılara derneğimize teşrif ettikleri ve çalışmalarından dolayı çamsakızı çoban armağanı hediyelerimiz takdim edildi.

     

     

  • “UYUŞTURUCU TRAFİĞİ” TALHA OLCAY’DAN SORULUR!

    Rabb’imize hamd makamındayız.

     İKRA  Esenler şubesinde düzenlediğimiz ve her hafta farklı bir güzellikle neticelenen “Makale Okumaları” programımız Cuma akşamları saat 21.00 ila 22.00 arasında icra olunmaya devam ediyor.

    02.03.2018 Cuma günü makale okumakla görevli arkadaşımız Talha Olcay idi. Bilenler bilir, genelde görevlendirmelerimiz “gönüllülük” esasına göre oluyor. Eğer gönüllü kardeşimiz olmazsa, görevlendirmeyi yöneticimiz yapıyor.

    Talha kardeşimiz de bir önceki hafta gönüllü olarak makale okumak istediğini beyan etmişti.

    Görev günü gelip çattığında, ders saatinden önce Talha kardeşimizle özel bir hasbihalimiz oldu. Bu hasbihalde, Talha’ya daha önce makaleyi okuyup okumadığını sorduk; programdan önce bir defa okumuş. İlk güzellik bu idi. Diğer güzellikler de bundan sonra sökün etti.

    Talha kardeşimizin seçtiği yazı, Osman Atalay isimli yazarın “Yeni Küresel Sorunumuz: Uyuşturucu Bağımlılığı -3” isimli yazısıydı. Talha Olcay makaleyi okurken neredeyse hiç takılmadı dersek, abartmış olmayız. Okuması çok güzeldi. Yine zaman zaman yöneticimizin kendisine konu ile ilgili olarak sorduğu sorulara verdiği cevaplar da yeterli idi.

    Yazı, isminden de anlaşılacağı üzere, uyuşturucu trafiği ve politikasını (!) anlatıyordu.

    Arkadaşların geniş desteği ve sözel katılımı ile keyifli bir okuma gerçekleştirildi. Bunun yanında uyuşturucu trafiğini kim, niçin, nasıl planlıyor, düzenliyor, bununla ne amaçlanıyor, bu vahşi ve ahlâksız trafikten dolayı ne gibi tehlikeler bizi bekliyor bu gibi sorulara çareler arandı ve bilgi edinildi.

    Daha sonra İbrahim Ethem Yüksel kardeşimizin şiir okumasıyla program sonlandı.

    Yeni hatip adaylarımızın gündeme gelmesine vesile olan; “sözü olan” herkesin ayırım yapılmaksızın konuştuğu, konuşurken öğrendiği, öğrenirken eğlendiğimiz programımız her Cuma akşamı 21.00’de başlıyor. Bu lezzetten tatmak, bu eğlenceye katılmak için 09.03.2018’de sizleri de bekleriz. Adresimiz belli: İKRA DERNEĞİ ESENLER  Şubesi…

     

     

     

  • Necip Fazıl Kısakürek
    İKRA Derneği Esenler Temsilciliği gençlik birimi olarak her hafta düzenlediğimiz gençlik sohbetlerimizde bu haftanın Hatibi olan Abdullah Sami ÇEBİ bize Necip Fazıl Kısakürek'i anlattı.
     
    Necip Fazıl Kısakürek, 26 Mayıs 1904 günü İstanbul'da doğdu. Babası Abdülbaki Fazıl Bey, annesi ise Mediha Hanım'dır. Dini eğitimini babasından alan Necip Fazıl, öğrenimine mahalle mektebinde başladı. 1912 yılında ise Gedikpaşa'daki Fransız Frerler Okulu'na girdi. Bir süre sonra bu okuldan ayrılarak Amerikan Koleji'ne kaydoldu. Fakat bu okuldan atılması üzerine eğitimine Emin Efendi Mahalle Mektebi'nde devam etti. Ardından önce İstanbul Büyük Reşit Paşa Numune Mektebi'ne oradan da Rehber-i İttihat Okulu'na gitti.
    Ailesinin Heybeliadaya' taşınmasından dolayı Heybeliada Numune Mektebi'ne geçti. Daha sonra ise Mekteb-i Fünun-u Bahriye-i Şahane'ye girdi. Hocaları arasında Yahya Kemal ve Hamdullah Suphi gibi isimler vardı. Şiire olan ilgisi artan Necip Fazıl,"Nihal" isminde haftalık bir dergi çıkardı.
    1921 yılında Darülfunun Felsefe Şubesi'ne kaydoldu. Bu okulda birçok ünlü edebiyatçı ile tanıştı. "Yeni Mecmua" dergisinde şiirleri yayınlandı. 1924 yılında aldığı bursla Paris'teki Sorbonne Üniversitesi'ne girdi. Burada Henri Bergson'la tanıştı.
    Türkiye'ye döndükten sonra Felemenk Bahr-i Sefid Bankası'nda ve Osmanlı Bankası'nın çeşitli şubelerinde çalıştı. 1929'da İş Bankası Ankara Şubesi'nde görev yaptı.
     
    Necip Fazıl, 24 yaşındayken yayımladığı ikinci şiir kitabı Kaldırımlar ile tanınmıştır. 1934 yılına kadar sadece şair olarak tanınmış ve o devirde Türk basınının merkezi olan Bâb-ı Âli'nin önde gelen isimleri arasında yer almıştır. 1934 yılında Abdülhakîm Arvâsî ile tanıştıktan sonra büyük bir değişim yaşayan Kısakürek, 1943-1978 arasında 512 sayı yayımlanan Büyük Doğu Dergisi yoluyla İslamcı görüşlerini kamuoyuna duyuran ve Büyük Doğu Hareketi’ne önderlik eden bir şairdir. Dergi, Türkiye'de antisemitizmin yayılmasında öncü bir rol oynamıştır.
    17 Eylül 1943'te "Büyük Doğu" dergisinin ilk sayısını çıkardı. Dergi zaman zaman kapatıldıysa da 1978 yılına kadar yayın hayatına devam etti.
    Necip Fazıl Kısakürek, 25 Mayıs 1983'te vefat etti. 
     
     
     
  • ÇAMUR MU, ATEŞ Mİ?

    Bu Çarşamba kürsüye çıkan Mehmet Çelik Beyefendi, Sad Suresi’nin tefsiriyle İKRA DERNEĞİ ESENLER ŞUBESİNDE hayatımıza Kuran-ı Kerim’den ışık tutmaya devam etti.

    “Rabbin meleklere demişti ki: Ben muhakkak çamurdan bir insan yaratacağım.” (Sad 71) Ayetinin tefsirinde, İnsanın yaratılması hususunda; cansız olan topraktan, beşer, yani canlı olan insanı yaratması O’nun kudretinin işareti olduğuna işaret ettiler.

    Hocamız, takip eden ayetin tefsirini yaparken de çamurdan mevcut kısım haricinde insanın enerji ve hareket kabiliyetini sağlayan ruhun, bizzat Allah’tan geldiğini ekledi. İnsanın yaratılması tamamlandığında Allah’ın meleklere ve şeytana olan emrine şeytanın kibirlenip uymadığını (İblis: Ben ondan hayırlıyım! Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın, dedi.)(Sad 76) ve kendisinin ateşten olduğunu, insanınsa topraktan olduğunu söyleyip kibirlendiğini, hâlbuki başka bir açıdan bakınca toprağın ateşi söndürmesi, fakat ateşin toprağa zarar verememesi gibi bir mantığın tezahür edebileceğini ifade etti.

    Dolayısıyla kibirlenmenin menfi tesirleri hakkında “Beyazın siyaha üstünlüğü yoktur.” dedi.

    Sonrasında hocamız, Resulü Zişan Efendimizin biri veda hutbesinde olmak üzere iki hadisi şerifini hatırlattı. “Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın Araba üstünlüğü yoktur.” Hocamız bu hadisi günümüze ve farklı kavimlere uyarladıktan sonra diğer hadisi şerife geçti. “İnsanlar tarağın dişleri gibi eşittir, üstünlük ancak takva iledir.”

    Hocamız dersinin sonlarına yaklaştığında ise, ayetlerin tefsiri babında Rabbimize üç hususta dua etmemizi hatırlattı.

    1- İman ve Hidayet

    2-İmam ve Hidayet üzere kalmak

    3- Şeytan ve Yardımcılarından muhafaza olabilmek için.

    Nihayetinde hocamız, Sad Suresi’nin şu son ayetleriyle hitabını nihayete erdirdi:

    “İblis: Senin mutlak kudretine andolsun ki, onlardan ihlâsa erdirilmiş kulların bir yana, hepsini mutlaka azdıracağım, dedi.” (Sad 82-83)

    Her Çarşamba saat 21:00’da İKRA DERNEĞİ Esenler Şubesine bekleriz efendim.

     

     

    Haber: A. Sami ÇEBİ

    Fotoğraflar: Hamza UZMAN

     

     

     

     

     

  • BU İŞ ARABAYLA OLMUYOR; “AT” MI ALSAK?

    BU İŞ ARABAYLA OLMUYOR; “AT” MI ALSAK?

    Türkçemizde kullandığımız ve ama bazen, kaynağını/hikâyesini bilmeden söylediğimiz nice deyimler var.

    Daha önce de bahsini etmiştik; ESENLER İKRA DERNEĞİ Şubemizde, iki haftada bir Salı günleri yaptığımız “Kürsü Dersleri”nde, bu deyimleri anlatıyor ve anlamaya çalışıyoruz.

    Böylelikle anlatan ve dinleyen arkadaşlar deyimlerin kaynağını ve/veya hikâyesini öğreniyor. Anlatan arkadaşlar da kürsü tecrübesi kazanıyor ya da tecrübesi varsa ilerletiyor.

    13 Şubat 2018 Salı günkü kürsü dersimizin hatibi Eğitim Birimi başkanımız Muhammed Vural kardeşimiz idi.

    Muhammed Vural, “Atı Alan Üsküdar’ı Geçti” deyiminin anlamını ve hikâyesini/kaynağını anlattı.

    Neşeli ve naif bir atmosferin yaşandığı 10 dk. boyunca bilgilerimizi tazeledik. Dersine farklı kaynaklardan hazırlanmış olan Muhammed kardeşimizin performansını ölçtük, değerlendirdik.

    Hikâyesinin 16. Yüzyıla dayandığını öğrendiğimiz deyim, Köroğlu olarak da bilinen tarihi kimliğin, çalınan atını İstanbul’un Avrupa yakasında bir pazarda bulması ve satıcıyı “kandırıp” atı alarak uzaklaşmasının ardından, satıcının olaydan haberdar olmasını diğer esnafın, “Atı alan Üsküdar’ı geçti” demesiyle bu deyimin yerleştiğini öğrenmiş olduk.

    Deyimin kahramanları farklı olsa da, bu deyimin söylenmesinden amaç, bir işi zamanında yapmadığınızda ya da tedbirini almadığınız da, artık fırsatların kaçmış olacağı ve o imkâna bir daha kavuşamayacağınızı anlatmak…

    Hani diyorum, günümüzde, çağdaş ulaşım vasıtalarıyla ilgili herhangi bir deyim neredeyse yok ya da çok az! Acaba biz de bir “at” mı alsak?

  • 38, 39, BELKİ DE 40. KİŞİ OLMAK SİZİN DE ELİNİZDE…

    İKRA DERNEĞİ Esenler Şubesinde her Cuma akşamı 21.00’de gerçekleştirilen “Makale tahlili programı”mızın bu hafta ki (09.02.2018) oturumunda Yusuf Kaplan'ın “Nasıl Bir Gençlik” adlı yazısını genişletilmiş şekilde irdeleyerek tahlil ettik ve yazının amacı ve hedefledikleri konusunda çeşitli görüşler ve yöntemler ortaya koymaya ve bunları genç arkadaşlarımıza hem örnek olarak hem de bizatihi kendi hayatımızda uygulamamız konusunda fikir edindik.

    Kültürel yozlaşma geçiren ya da bu akıma kapılan gençliğimizi bilinçlendirmek için ne gibi çalışmalar yapılması gerektiğinin konuşulduğu programımızda katılımcılarımız bizlere kendi bakış açılarını sade bir şekilde anlattılar.

    Katılımcılarımız bizlere kültürel yozlaşma ile ilgili çeşitli örneklerde bulundular. Bunların gayesinin esasında sanat ve edebiyat olduğu ama arka planında gençliğe zararlı fikirlerin empoze edildiği kanaatine vardık.

    Bir örnek vermek gerekir ise oldukça popüler bir folklor grubunun Türk kültürü ile bezeyerek gençlerimizi ve bizleri nasıl yozlaştırdığını aktarmaya çalıştık.

    Toplumumuzun bir başka yozlaşmış kültürü olan televizyon dizilerinin gerçek hayatı hiç bir şekilde aktarmadığını ve toplumdan uzak aile ve örf adet yapısına tamamen ters bir şekilde topluma enjekte ettiğini etüt edip ne gibi önlemler alınabileceğini tartıştık.

    Yozlaşma ve Kültürel yozlaşmanın tanımını katılımcılarımızın da katkıları ile belirli bir zemine oturtmaya çalıştık.

    Gençliğimizi ihmal etmenin, geleceğimize ne gibi zararlar vereceğini ve bunlara karşı neler yapabileceğimizi tartıştık. Mesele aslında ihmalkarlık ve eğitimsizlik ile değerlendirilebilir. Toplumun yansıması olarak hayatımıza giren gençlik dizilerinin, gençliğin gelişimine katkıdan ziyade önemli ölçüde zarar verdiği hususunda hemfikiriz. Bizlere düşen gençliğimizi batı özentisi ve batının olmayan ahlak değerlerinden nasıl kurtaracağımızı araştırmak ve bunun için bir yol bulmak zorundayız.

    Gençliğini ihmal eden, geleceğini imha eder diye muhteşem bir ifade önümüzde dururken, mücadelemizi bu ifadeye göre şekillendirmek mecburiyetindeyiz. Televizyon kültürü sadece gençliğimizi değil, toplumumuzun her kesimine karşı ciddi bir tehdit olarak görülüyor. Saatlerin televizyon başında nasıl geçtiğini anlamadan zamanımızı boşa harcıyoruz. Toplumu kurtarmak için birilerinin bu mücadeleye el atmasını beklemeden, birey olarak kendimiz bu mücadelede öncü olmak zorundayız. Aksi takdirde geleceğimizi kaybetmekle kalmayıp, bugünümüzü de kaybedeceğiz.

    Şuurlu bir Müslümanın görevi sadece kendisini değil, toplumu da kendi seviyesine çekmek ve insanlığın her bir bireyi için bu mücadeleyi yaşamın her alanına yaymaktır.

    Tahlil dersimizde ayrıca sanatsal yozlaşma ile ilgili bir kaç örnek ile sanata etkisini konuştuk.

    Geçmişimizde Itri gibi, Mimar Sinan gibi ve Ziya Gökalp gibi önemli şekilde, kültürümüze, musıkimize ve edebiyatımıza etki etmiş şahsiyetlerin bugün toplumda yeteri kadar tanınmaması veyahut sadece ölüm ya da doğum gününde hatırlanmalarının, toplumumun kendi tarihine geçmişine olan uzaklığının ve yabancılaşmasının eğitim sistemimizin içler acısı halini ortaya koymuştur. Bu sorunda her bireyimizin muhakkak ki bir payı vardır.

    Eğitim insan hayatındaki en önemli olgulardan biridir. Tahlil dersimizde Eğitim'in İslam ve Türk toplumundaki yerini kavramaya çalışmanın, yansımalarının ne olduğunu öğrenmeye ve yeni fikirler ile farklı konularda öncü olmaya gayret etmemiz hususunda fikir birliğine vardık.

    Yozlaşmadan uzak durmaya çalışmak elbette önemlidir. Birey olarak bu bizlerin sorumluluğudur. Ama toplumumuzu da bu yozlaşmaya karşı uyarmak da her Müslümanın görevidir. Hayatımızın her alanında şuurlu ve tam manası ile bunu hayatına tatbik etmiş bireyler olmalıyız.

    Tahlil dersimizin son bölümünde ise İlahi ve Nebevi şiarların ne olduğu ve içeriğinin bir Müslüman tarafından nasıl doldurulması gerektiğini tartıştık.

    Hazreti Peygamber ve Sahabenin uymamız gereken şiarları konusunda arkadaşlarımız bizlere anektodlar ile örnekler vererek, bizleri bilgilendirdi.

    Müslüman, Hazreti Peygamberin yolunda gittiğini tavırları, hareketleri, konuşması, edebi ve ahlakı ile göstermek mecburiyetindedir.

    Hz.Ebubekir'in cömertliğini, Hz.Ömer'in Adalete olan bakış açısını, Hz. Osman'ın melekleri bile kıskandıracak hayasını ve Hz.Ali'nin cesaretinin Müslümanların hayatında tam manası ile yerleşmesinin önemini kavramaya mecburuz. Müslüman, insanlığın dertlerini dert edinmek ve insanlığı iyiliğe doğru şekillendirmek ile görevlidir.

    Mal, mülk ve makam hırslarından arınarak iyiliği ve kamil insan olmanın önemini tüm topluma aktarmak en önemli vazifelerimizden biridir.

    Yukarıda görüş ve fikirlerin konuşulduğu programımızın katılımcı sayımız 37 idi… Niye bu şanslı ve kaliteli insanların 38. Veya 39.su olmuyorsunuz? Hele ki 40. Olmak sizin de şansınız ve kazancınız olabilir. Öyleyse 16 şubat 2018 Cuma akşamı saat 21.00’de ESENLER İKRA ŞUBESİ’nde sizleri de bekliyor olacağız.

                                                                                                                                          

     

      İbrahim Ethem YÜKSEL

     

     

  • OKUYORSANIZ GELİRİZ!

               İKRA DERNEĞİ Esenler Şube Eğitim birimi olarak 08.02.2018 Perşembe günü kitap okurlarımızdan Kemal Ulutaş Bey’i evinde ziyaret ettik. Ziyaretimizin amacı Kitap okurumuza motive etmek varsa sıkıntıları, beraber konuşmak idi. Eğitim Birimi olarak Muhammed Vural, Recep Kaya ve Bilal Kurhan ziyarete katıldı.Kemal Bey kitap listemizde 1.sınıf kitaplarını okumaya devam ediyor. Tekstil işinde çalışan Kemal Bey, yoğun iş temposuna rağmen okumaya devam ederek gençlere örnek teşkil ediyor. Oğlu Fatih Bey ile tanışarak bundan sonra beraber şubeye geleceklerinin sözünü almış olduk. Kitap okumanın faydaları güncel konularda hasbihal ettikten sonra kendisine he-diyesini takdim ettik. Kendisine hediye olarak götürdüğümüz Kuran-ı Kerim mealinden Mü’minun Sûresinin İlk 10 ayetinin mealini okuduk ve istifade ettik.                                                     

    Kemal Bey ikramları ve misafirperverliği ile gönlümüzde hoş bir seda bırakmış oldu.

    Kendisine İKRA DERNEĞİ olarak teşekkür ederiz.

    Yeni ziyaretlerde tekrar buluşmak ümidiyle…

     

     

     

     

     

     

    Muhammed VURAL

     

     

  • MÜSLÜMANIZ; O HALDE HASTA ZİYARETLERİNİ UNUTMAYALIM !!!

    İKRA DERNEĞİ Esenler Şubemiz Eğitim biriminde görevli Naim Hakan Yorulmaz Kardeşimize 23.01.2018 Salı günü geçmiş olsun ziyaretinde bulunduk.

    Elektrikçilik yapan Naim Kardeşimiz korfa patlaması sebebiyle iş kazası geçirmiş ve sağ elinde 2. derece yanık oluşmuştu.

    İKRA DERNEĞİ Esenler Şubesi Ailesi olarak kendisine Allah’tan acil şifalar diliyoruz.

    Dernek yönetimi yönetimi olarak Emin Atalay, Muhammed Vural, Battal Yıkılmaz Turgut Ünal, Recep Kaya ve Zeynel Ünal ziyarette bir arada idik.

    Bir daha böyle kazalardan Rabbimin kendisini ve bütün çalışanlarımızı koruması duamızı tekrar ederek, kardeşimize ikramları ve misafirperverliğinden dolayı ayrıca teşekkür ediyoruz.

    İnşallah kardeşimizin yakın zamanda işine ve şubemizdeki çalışmalarına başlamasını temenni ediyoruz.

     

    Muhammed VURAL

  • MAKALE YANINA ŞİİR DE ALIR MISINIZ?

    İKRA DERNEĞİ Esenler şubemizde her Cuma saat 21.00-21.40 arasında yaptığımız makale tahlili derslerimiz devam ediyor.

    Bu haftaki (19 Ocak 2018 tarihli) dersimizde zaman zaman gündeme gelen, bazen ise yoğun gündem arasında unutturulmaya çalışılan Mısır konusu vardı.

    Akit Gazetesi yazarı Ahmet Varol’un konuyla ilgili makalesi okundu. Her zaman olduğu gibi, makale okunurken, cuntanın hükümete el koyması, seçilmiş cumhurbaşkanının hapse atılması ile başlayan süreç konuşuldu.

    Yazı genel olarak cunta rejiminin zulüm uygulamaları, insanlara siyasi görüşlerinden dolayı verilen ağır hapis cezalarından, Refah Sınır Kapısı'ndan ve Mısır'ın son durumundan bahsediyordu.

    Tahlil esnasında Mısır'ın geçmişi ve İhvanı Müslimin hareketi hakkında detaylıca bilgi paylaşımı yapıldı. Mısır'daki mevcut cunta yönetimine Türkiye, ABD ve Arap ülkelerinin tutumu konuşuldu. Arap Baharı kavramı üzerinden duruldu.

     

    Ayrıca bu haftaki programdan başlamak üzere, bir yeniliğe de imza attık! Bundan önce her hafta iki makale okunuyor ve tahlili yapılıyordu. Ancak ilerleyen zaman zarfında gördük ki, planlanan zamana iki makaleyi sığdırmak çok zor oluyor. Bir makale ise eksik kalıyor.

    Ne yapalım? Kardeşlerimizin hitabetlerinin gelişimi ve ayrı bir duygu yoğunluğu yaşamalarına katkı olsun için, bundan böyle her hafta bir makale tahlili yapılacak ve akabinde de yine serbest seçilmiş bir şiiri bir arkadaşımız seslendirecek.

    Artık Cuma akşamları saat 21.00’de Esenler şubemize geldiğinizde

    • hem sıcacık çay ve
    • muhabbetimiz sizi karşılayacak,
    • hem makale tahlili ile gündemi yakalayacak
    • ve hem de kardeşlerimizin yorumlayacağı şiirlerle bir duygu yoğunluklu yolculuğa çıkacaksınız.

    E daha ne olsun?

    Kimbilir bu yolculukta karşınıza neler/kimler çıkacak!? Haydi Cuma akşamları saat 21.00’de Esenler İKRA Şubemize.. 

     

    Eray AÇIKGÖZ

  • AYETLERDEN ÜÇ SERLEVHA

    İKRA DERNEĞİ Esenler Şubesinin mutad seminerleri devam ediyor. Her Çarşamba akşamı saat 21.00 ila 21.30 arası yapılan sohbetlerde her ayın üçüncü haftasında Mehmet Çelik hocamız eşliğinde Allah’ın ayetlerinin tefsiri yapılıyor.

    17 Ocak Çarşamba günü yapılan sohbetimizde Mehmet Çelik daha önce başladığı Sa’d Suresi’nin tefsirine devam etti. Hocamız dersine cehennemdekilerin halleri hakkında birkaç ayet okuyarak başladı. Mehmet Hocamız Müslümanlar olarak sorumluluklarımızı 3 Serlevhada topladı.

    1- Arkadaşlarımızı iyi seçmek. (Hassaten bu hususta doğru tercihi yapmayanların cehennemde birbirini suçlayacaklar…)

    2- Kitabı bırakmamak.

    3- Bize hakikati hatırlatacak meclislerde bulunmak.

    Hocamız dersinin ilerleyen kısımlarında yeniden dirilmeyi ve ahireti inkâr edenlere Kuran-ı Kerim’deki ayetlerle cevap verdi: “Seni önemsenmeyen bir sudan yaratmadık mı”(Mürselat 20)

    Zira basit bir sudan böyle mükemmel insanı yaratıp meydana getiren yaratıcı kudret onu öldükten sonra diriltmeye de kadirdir: “Hakkı yalanlayanların o gün vay haline”(Mürselat 24)

    Hocamız, daha sonra bir cemiyetin en üst kademesinden, en alt kademesindeki insana kadar Allah’ın emirleriyle mükellef olduğunu ve insanların Allah katında tarağın dişleri gibi eşit olduğunu ekledi.

    Hocamız hitabetini gerçek manada iman eden bir kişiye hiçbir gücün mani olmayacağını ve özgürlüklerin Allah’a kul olmakla mümkün olduğunu ifade ederek noktaladı.

    Lütfen unutmayın; biz her Çarşamba günü saat 21.00 ila 21.30 arasında İKRA DERNEĞİ Esenler Şubesinde buluşuyor ve ya Allah’ın ayetlerini, ya Rasulünün hadislerini ya da onlardan imbikle süzülmüş ariflerin nasihatlerini dinliyoruz.

    Siz ne veya kimi dinliyorsunuz?

    Yazı: Abdullah Sami ÇEBİ

    Fotoğraf: Zeynel ÜNAL

     

  • GÜNEYDOĞU’DA OLANLARI KARANLIKTA İZLEDİK

     

    İKRA DERNEĞİ Esenler şubesi, bundan bir süre önce başlattığı ve katılımın serbest olduğu “film gösterimi” günlerini devam ettiriyor.

    Önce “Dağ 2”, sonrasında “Sürgün İnek” filmi ile devam eden programın üçüncüsü 14 Ocak 2018 Cumartesi günü gerçekleştirildi.

    İzlediğimiz film “Deliyürek: Bumerang Cehennemi” isimli filmdi.

    Filmde yurdumuzun Güneydoğu bölgesinde yabancı güçler tarafından çıkartılan ve halen de kısmen devam eden fitne farklı ve hareketli bir dille anlatılıyordu.

    Şubemizin teknik tertibatı sebebiyle misafirlerimiz kendilerini küçük bir sinema salonunda gibi hissederek kendilerini perdedeki heyecana kaptırıyorlar.

    Programımıza 24 deliyürek katıldı.

    Her ayın ikinci cumartesi akşamı saat 20.00’de başlayan film gösterimimizde, gelecek programımızda inşallah yine seçkin bir film ve büyük ihtimalle de bir komedi filmi izleyeceğiz. Sizi de bekleriz.

  • BİZE DÜŞEN NE?

     

    Esenler İKRA DERNEĞİ şubesince her Cuma akşamı saat 21.00’de düzenlenen ve artık “alışkanlık yapmış” olan makale tahlili programlarının biri daha 12.01.2018 tarihinde başarıyla icra edildi.

    Programda Sabri Danacı kardeşimiz, Akit Gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak’ın İran ve Türkiye benzeşmesi ve bu benzerlik sebebiyle emperyalist düzen kurucuların bu iki Müslüman ülkeyi karıştırmak için ne gibi formül ve hileler düzenledikleri yolundaki makalesini okudu.

    Makale ve tahlilinden anlaşılan oydu ki, dünyaya şekil vermeye çalışan ve bunun neticesinde de insanlığın kanını emmek isteyen gavurlar, kendilerinin imkânlar dairesinde karıştırılmayarak yeni ve adil bir şekle kavuşturulmaya çalışılan bölge olan Ortadoğu’ya Türkiye ve İran’ın müdahil olmasına çok ama çok içerlemişler. Öyleyse bir takım hile ve desiseler yaparak bu muhtemel gelişmeyi önlemeliler!

    Biz Müslümanlara düşen ise; gerek bu, gerekse diğer her türlü durumdan ders çıkartarak, bir ve beraber olma mecburiyetimizdir! Zira kâfirler onların gelişmelerini ve bir/lik olmalarını kesinlikle istememektedirler.

    Her hafta farklı bir makalenin okunup etraflıca tahlil edildiği programlar Cuma günleri saat 21.00’de Esenler İKRA DERNEĞİ şubesinde nezih bir ortamda ve çay ile muhabbetlerin yoğun olarak servis edildiği mekânda gerçekleştiriliyor.

    Halâ katılmadıysanız, 19 Ocak2018 tarihide yapılacak programa gelerek güzel bir başlangıç yapın. Zaten bir gelince bir daha vazgeçemeyeceksiniz.

  • YURDUM YENİ “DİRİLİŞ”LERE GEBE…

    Şubemiz Teşkilatlanma biriminde görevli Mustafa Yemez Kardeşimize 11.01.2018 perşembe akşamı bir ziyarette bulunduk .

    Dernek yönetimi olarak Emin Atalay, Muhammed Vural, Bilal Kurhan, Recep Kaya ve Zeynel Ünal olarak gerçekleştirdiğimiz ziyaretimizin sebebi Mustafa kardeşimizin 2. yavrusuna hayırlı olsun demekti. Mustafa kardeşimiz Ertuğrul ismini verdiği 2. yavrusu dünyaya geldi. Yavrumuz ailesine etrafına güzellik getirdi. Gayet hoş samimi muhabbet dolu bir ortamda gerçekleşen ziyaret, Mustafa kardeşimiz ikramları ile bizi ve midemizi de neşelendirdi.

    Misafirperverlikleri için Mustafa kardeşimize ve kıymetli hanımına teşekkür eder, Ertuğrul bebeğe hayırlı uzun ömürler dileriz.

     

    HABER: Muhammed Vural

  • CENNETTEN GELEN VAR!

    Şubemiz teşkilatlanma birim başkanlığını yürütmekte olan Zeynel Ünal kardeşimizin evindeydik 06.01.2018/Cumartesi günü…

    Dernek arkadaşlarımızdan müsait olan kardeşlerimizin katıldığı ziyaretimizin sebebi “Cennetten gelen”e “hoş geldin” demekti.

    Zeynel kardeşimizin Feyza isimli bir yavrusu dünyaya güzellik getirmesi, ailesinin gözünün nuru olması için Cennetten teşrif etti… Böyle kutlu bir misafir için de ziyaret elbette elzemdir. Biz de Esenler şube yönetimi olarak gerekeni yaptık. Ziyarette Emin Atalay, Bilal Kurhan, Recep Kaya, Battal ve Muhammed Vural hazır bulundular. Daha sonra bu gruba merkez teşkilatlanma başkanımız Salim Uzman da dahil oldular.

    Gayet neşeli ve muhabbet dolu bir ortamda gerçekleşen ziyaret esnasında Feyza kızımızın annesi hanımefendinin mahareti ellerinden çıkmış ikramlarla mideleremiz de neşelendi. Hanımefendinin ellerine sağlık diyoruz. Yavrusunu da böyle mahir ve becerikli yetiştirmeyi nasip etsin Rabbim.

    Zeynel kardeşimin 2 erkek yavrusundan sonra 3. Ve ama ilk kızı olan Feyza abilerinin öncelikle anne ve babasına hayırlı bir evlat olmasını, ümmetin beklediği yavrulardan olmasını temenni ediyoruz.

  • HAYDİ BAKALIM! KİTAP OKUYUN YEMEK ISMARLAYALIM!

    Evet başlığı yanlış okumadınız!

    İKRA DERNEĞİ aylık kitap okuma sayfalarını tutturana yemek ısmarlıyor!

    Bu nasıl mı oluyor?

    Birkere bunun için öncelikle merkez veya şube yönetimi kadrosunda olmanız gerekiyor.

    Sonra da “kitap okuma” sözünüzde durmanız gerekiyor. Dernek yönetiminde olunca kitap okumama şansınız yok; mecbursunuz kitap okumaya… Burada kastettiğimiz ise kitap okurken dernek yönetimince tayin edilen bir aylık sayfa adedi sınırını geçmeniz…

    İşte bu sayfa sınırını geçerseniz, takdir ediliyorsunuz. Ama bu takdir kuru kuruya bir takdir değil. Takdiri hak etmiş olan arkadaşımıza genel başkanımız tarafından imzalanmış bir adet yemek çeki hediye ediliyor. Bu çek ile yine yönetim kurulumuz üyesi bulunan İlhan Uluç kardeşimize ait Uluç Büfe’de ailenizle yemek yiyebiliyorsunuz.

    Bu çerçevede yönetim kurulumuzdan Recep Kaya, Bilal Kurhan ve Hüseyin Yılmaz kardeşlerimiz hediye çeki kazandılar.

    Bu kardeşlerimize çekleri 05.01.2018 tarihinde Makale Tahlili programının akabinde takdim edildi.

    Çekleri Recep Kaya’ya şube başkanımız Emin Atalay, Bilal Kurhan’a Orhan Sevil ve Hüseyin Yılmaz’a da (kendisi gelemediği için temsilen Hamza Uzman’a) Yasin Bey kardeşimiz takdim ettiler.

    Kardeşlerimizi biz de ayrıca tebrik ediyor ve başarılarının devamını diliyoruz.

    Dikkat ederseniz sizin de hediye çeki alabilmeniz ve ailenizle bir öğün de olsa yemek yiyebilmeniz için

    · Dernek şube/temsilciliklerinden birisinin yönetimine girmeniz,

    · Kitap okumanız (zaten kitap okumayanları yönetime almıyoruz)

    · Aylık takdir edilen sayfadan fazla kitap okumuş olmanız gerekiyor.

    Görüldüğü gibi çok da zor bir iş değil bu… Sizi de bekleriz. Hem dernek yönetimimize hem de yemeğe…

  • HANIMLARIMIZ OKUSUN MU, ÇALIŞSIN MI? NASIL?

    Bu bitmez ve amansız bir yarış aslında; hayırda yarış… Öyle güzel bir yarış ki, kaybedeni yok! Yarışı katılan tüm yarışçılar cennetle ödüllendiriliyor. Çünkü hepsinin niyeti hayır ve bu sebeple de akıbetleri hayır. Elbette öne geçenlere daha farklı ve “sürpriz” hediyeler verileceği de ayet ve hadislerle ayrıca müjdelenmiş…

    Hepimiz farklı farklı yollarla ama aynı cennete gitmek ve o sürpriz hediyeleri almak için yarışıyoruz.

    İKRA DERNEĞİ Esenler Şubemiz de aynı niyet ve heyecan ile ve fakat farklı yollarla yenilik ve güzelliklerin peşinde gitmeye devam ediyor.

    Bu hizmetler ve yarış çerçevesinde her Cuma saat 21.00’de hassaten genç yiğitlerin olağanüstü teveccühüne mazhar olan ve her geçen gün güzelleş/tiril/en “makale tahlili” okumalarımız devam ediyor.

    Her haftaki programımızda, gönüllü iki şahıs tesbit ediyoruz. Bu iki kardeşimizin seçtiği makaleleri hep birlikte okuyor ve zaman zaman zaman bu makale ile ilgili soru soruyor, yorum yapıyoruz.

    Görevli kardeşimiz makaleyi istediği yazardan ve istediği dergi/gazete veya siteden seçebiliyor; bu konuda herhangi bir sınırlamaya gitmiyoruz. Kardeşimizi tamamen kendisiyle başbaşa bırakıyoruz.

    Bu haftaki (05.01.2018) makale tahlilinin sunumunu İsmail Demir kardeşimiz yaptı.

    Kardeşimizin seçtiği makale Nurettin Yıldız Hoca’nın hanımların okuma/öğretim ve çalışma hayatına ilişkin görüşlerini yansıtan yazısı idi.

    Normal şartlarda herbir makale için tayin edilen 30 dakikalık süre ise, yazının uzunluğu ve konunun derinliği ve katılımcıların yorumlara iştiyak ve

    heyecanla iştiraki sebebiyle 45 dakika sürdü. Bu sebeple de ikinci makalenin sunumu haftaya erteledik mecburen.

    Programımız hafız Burhan Sevil’in okuduğu velasr suresi, akabinde meal verilmesi ve fatiha ile son buldu.

    Gelecek haftanın gönüllüsü ise Sabri Danacı kardeşimiz olacak.

    Unutmadan, tahlilimizi icra olunurken, arada yapılan çay servisi ve çerezin ise ayrıca ve hakikaten farklı bir tadı olduğunu belirtmezsek ayıp olur. Çünkü yedikleriniz içtikleriniz İKRA’da ikram olunuyor.

  • ŞU LANETLİ YAHUDİLER…

    İKRA DERNEĞİ Esenler Şubemizde her Çarşamba akşamı saat 21.00-21.30 arasında gerçekleştirmiş olduğumuz ve tüm halkımıza açık olan programlar elhamdülillah ara vermeden ve kalitesinden taviz vermeden devam ediyor.

    03.01.2018 tarihli programımızın hatibi Av. Halil Kendir idi. Bilindiği üzere Kendir, İstanbul Hukuk Fakültesi mezunu olması yanısıra Pakistan İslam Üniversite’sini de bitirmiş ve Arapça tercümeleri bulunan bir hatibimiz.

    Hatibimiz bu haftaki dersinde Kur’an ve Sünnetten yaptığı alıntılarla Yahudileri ve “Yahudileşme”yi anlattı.

    Hocamız, anlatımı esnasında güncel örneklerle süslediği konuşmasında bir an olsun dinleyicilerin ilgisinden bağımsız kalamadı.

    Konunun Yahudiler ile ilgili olması; Yahudilerin dünyanın başına bela olması olgusunun devam ediyor bulunması Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın işgalinin ümmetin hep gündemde olması sebebiyle sohbet ayrı bir haz ve heyecanla dinlendi.

    Ancak gelin görün ki, derneğimizin dersleri en fazla 30 dk. ile sınırlı… Bu sebeple, hatibimiz henüz bu hususla ilgili tüm diyeceklerini diyemeden ve sohbetini damaklarda kocaman bir tad bırakarak bitirmek zorunda kaldı.

    Sonrasında ise nefis çaylarımızı ve çaydan daha nefis ve vazgeçilmez muhabbetlerimize sebep olan ikili/karşılıklı sohbetlerimizi hep birlikte yudumladık.

    Hem sunulan derslerden birşeyler öğrenmek/almak, hem sıcacık çayımızı yudumlamak, hem de vazgeçilmez ve bulunmaz muhabbetimize vasıl olmak için ille de sizi çağırmamızı beklemeyin; şubemizin yerini, bizim yüreğimizi biliyorsunuz herkese açık!

    Öyleyse bekletmeyin bizi, yaşayacağınız güzellikleri ertelemeyin! Her Çarşamba 21.00’de şubemize bekliyoruz.

     

     

  • DİŞİNİZİ BİL(EYL)İYOR MUSUNUZ?

    Derneğimizin iki haftada bir Salı akşamlarında ve “kapalı devre” yaptığı “kürsü eğitimi çalışmaları” devam ediyor.

    Bu çalışmalarımızda hem arkadaşlarımıza kürsü alışkanlığı ve hitabet yeteneği kazandırmaya çalışıyor, hem de kürsü korkusunu yenmelerini sağlamaya çalışıyoruz.

    Ayrıca anlatımlarda İskender Pala’nın kaleme aldığı İki Dirhem Bir Çekirdek isimli kitaptaki deyimleri çalıştığımız için, bu vesileyle her çalışmada ayrı bir deyimi de öğrenmiş/anlamış oluyoruz.

    02.01.2018 tarihli aday hatibimiz Recep Kaya kardeşimizdi.

    Recep Kaya, zaman zaman kullandığımız “Diş Bilemek” deyimini açıkladı.

    Program sonrası yapılan değerlendirmelerde, kardeşimizin, yazıya/kağıda bağlı kaldığında dinleyici ile irtibatını kopardığı ve konuşmalarının akıcı olmadığı ve ama (hitabet esnasında görevli arkadaş tarafından uyarılmıştı) kağıda bağlı kalmaksızın ve dinleyicilere bakarak yaptığı sunumda ise daha başarılı olduğu konusunda fikir birliğine varıldı ve durum kardeşimize özellikle hatırlatıldı.

    2 hafta sonra başka bir kardeşimiz, yine bilmediğimiz veya yanlış bildiğimiz/az bildiğimiz bir deyimi açıklayacak.

     

     

  • BEREKET NAMAZDA VE BÜYÜKLERDEDİR!

    BEREKET NAMAZDA VE BÜYÜKLERDEDİR!

    İKRA DERNEĞİ Esenler Şubesi Gençlik Birimi, “genç” olmanın verdiği aşk ve şevkle çalışmalarına büyük bir hız ve haz’la devam ediyor. Birimimiz, “makale tahlilleri”ne yoğun bir katılımla iştirak ettiği gibi, her ayın ikinci cumartesi akşamı düzenlenen “film gösterimi günleri”ne de iştiyakle katılmakta… Esenler şubesi Gençlik Birimimiz, faaliyetlerini daha da bereketlendirmek için, Peygamberimizin mihmandarı, İstanbul’umuzun şerefi olan Ebu Eyyub El Ensari’nin Eyüp Sultan semtinde bulunan kabrini ziyarete niyetlendik. Programımız 10.12.2017 sabahında temsilciliğimiz önünde başkanımız ve gençlik birimi başkanımızın da katılımıyla başladı. Otobüsümüzde yerlerimizi aldıktan sonra Sabri kardeşimizin ilahi okumasıyla başlayan yolculuğumuz Eyüp Sultan Camii’nde son buldu. Namazdan sonra Eyüp Sultan Camii Müezzini olan Hasan TOK hocamızın rehberliği ile Eyüp Sultan Camii’nin tarihini, Ebû Eyyûb el-Ensari Hazretlerinin hayatını kısaca anlatımı ile öğrenmiş olduk. Daha sonra derneğimizin yetiştirdiği gençlerden olan ve bizlerin de örnek aldığı Adem Yavuz Bey’in tavassutuyla sabah çorbamızı içtik. Ellerimizde “Eyüp Sultan Simitleri” ile evlerimize dönerken, sabahın feyzi ve bereketinden faydalanmış olmanın ve arkadaşlarımızla kardeşliğimizi tazelemiş olmanın hazzını tadıyorduk. Başta bu imkânı bize sağlayan gençlik birimi başkanımız Hüseyin Yılmaz Abimiz olmak üzere tüm katılımcılara teşekkür ediyor, yeni yeni programlarda buluşmak temennisinde bulunuyoruz.

       


                                                                                                                     Haber  : Muhammed Emin Demir

                                                                                                                     Foto     : Sabri Danacı 

     

     

     

  • ÖLÜM HERKESİN BAŞINDA

     

    İKRA DERNEĞİ Esenler Temsilciliğinde her Çarşamba günü saat 21.00- 21.30 arasında gerçekleştirilen haftalık sohbetlerimiz devam ediyor. Bu haftaki sohbetin hatibi Halil Kendir “ölüm” hakkında hitab etti. Halil Kendir, konuşmasına ölümün hayatımıza mana kattığını söyleyerek baş- ladı. Ayrıca, dillerde levhalaşmış "Külli nefsün zaigatül mevt.."( Ankebut -57) ayetini okuyarak bu gerçeği bir kez daha hatırlattı. Her insanın, “bitmez zannedilen” dünya işlerini ve meşgalelerini yarım bırakıp gittiği ve bu gidişten kimsenin haberinin bile olmadığını söyleyip bizim de aynı akıbetle karşılaşacağımızı ekledi. Evet bir kişi ölümden sonrası için hazırlanıyorsa “akıllı” denilir... Ahiretin karşılık yurdu olduğunun altını çizen Halil Bey, dünyada yaptıklarımızın “Mükafat ve Ceza”sının görüleceği yerin ahiret olduğunu belirtti. Her kişinin ölümü esnasında ahiretteki yurdunu göreceğini sahih hadislerle teyid eden hatib, bu anın mü'minler için çok huzur verici, kafirler için ise tam aksine elem verici olduğunu ekledi. Hayatta Rabbinden bi-haber olanların kabir azabı çekecekleri söyleyen Halil Bey hitabını Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa'nın "Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle haşrolursunuz" hadis-i şerifleri ile nihayete erdirdi. Gelecek hafta yine Çarşamba günü saat 21.00-21.30 arasında gerçekleştirilecek olan ve farklı bir hatibin, farklı bir konuyla katılım sağlayacağı sohbet programı için sizi de İKRA DERNEĞİ ESENLER TEMSİLCİLİĞİ’ne bekliyoruz. 

     

    Haber: SAMİ ÇEBİ

  • HABERİNİZ VAR MI?

    İKRA DERNEĞİ Esenler Temsilciliğimizde her Cuma akşamı saat 21.00-22.00 arası yapılmakta olan makale okumaları devam ediyor. Bu Cuma ilk makalemizi Sabri Danacı kardeşimiz okudu. Okuduğu makale, Mehmet Barlas’ın “NATO da Antikomunizmden İslamofobiye Geçiş Yaptı” isimli makalesiydi. Makalenin giriş kısmında Türkiye’nin bir NATO üyesi olarak Rusya’yla yakın ilişkiler kurması ve giderek S-400 Füze Savunma Sistemi almasının Avrupa ülkelerinin dikkatlerini çektiğinden bahsediliyordu. Çünkü onlar tarafından bu münasebetler Türkiye’nin NATO’nun temel çizgilerinden kaymak olarak anlaşılmakta idi. Burada devreye giren yöneticimiz Türkiye’nin Rusya ile iyi münasebetler içine girmesinin neden NATO’dan uzaklaşmak olarak anlaşıldığını sorarak konuya dinleyicileri dâhil etmeyi unutmadı. Aynı zamanda S-400 füzelerine, 400 km mesafeden tehlikeyi imha etmesinden dolayı bu ismin verildiğini de ekledi. Makalenin devamında Yeni Dünya Nizamına nazaran artık Batı Bloğunun temel maksadının İslamofobi yani İslam ve Müslüman korkusu olarak değiştiğini ifade eden yazar bu yeni nizamın Ortadoğu coğrafyasındaki yansımalarından Türkiye’nin ciddi şekilde etkilediğini de ekledi. İkinci makalemiz İbrahim Ethem Yüksel kardeşimizin kendi makalesiydi. Makaleyi yine kendisi bizlere sundu. “Evrenin Yaratılışı ve Big Bang Teorisi” adlı makale, kainatın yaratılışı hususunda bilim adamlarının ileri sürdüğü bir teori hakkındaydı. Makalede insanoğlunun yüzyıllardır gökyüzünü inceleyerek keşifler yaptığını ve bu ke- şiflerin en dikkat çekici olanının Big Bang teorisi olduğundan bahsetti. Bu teoriye göre kainat zaman ve maddeden bağımsız bir güç tarafından yaratılmıştır. Bu teoriyle birlikte materyalist zihniyet kökünden çökmüş oluyordu. Materyalist zihniyet sahiplerinin ilk başlarda kabul edemedikleri "Big Bang" hakikatini görmezlikten gelmek çok zordu. Dinleyicilerimiz zaman zaman cümlelerin aralarına, konuyla ilgili ayeti kerimeler yerleştirerek, yaratılışı, Kitabımız Kuran-ı Kerim’le izah etmeye gayret etti. Kainatın her saniye genişlemeye devam ettiğini belirten yazar her mahluk gibi kainatın da bir sonu olduğunu ekleyerek yazısını sonlandırdı. Bu haftaki dersimiz de 1 Aralık 2017 Cuma günü yine saat 21.00’de icra olunacak. Siz de farklı seslerden, farklı sözler dinlemek, gündemden haberdar olmak ve arkasından da muhabbet eşliğinde çayınızı yudumlamak isterseniz, bekleriz.                           

     

    Yazı : Sami Çebi Fotoğraflar : Turgut Ünal

     

     

  • “HOŞ” GELEN BEBEK DUALAR BEKLİYOR

    “HOŞ” GELEN BEBEK DUALAR BEKLİYOR 

    Kıymetli İKRA AİLESİ ve gönüllüleri, Allah (c.c.) bizlere verdiği her bir nimete karşılık ayrıca bir de külfet verir. Bu külfetleri kimi zaman bizatihi yaşarız, kimi zaman ise hiç farketmeyiz ve hayatın hengamesi arasında savuştururuz geçer gider. Ya da bu külfet atiye ertelenir.  Bu manada her bir yavru bizim için büyük bir nimettir. Bu yavru bizim ahiretimizin-cennetimizin garantisidir belki de… Ümmetin beklentisi, özlediği gözbebeğidir kimbilir?! İşte bu aynı yavru, bizleri bu seviyeye çıkartabilmek, ümmetin bu arzusunu, beklentisini karşılayabilmek için “o an” gelinceye kadar anne-babasının şefkat ve himayesine, bizlerin ise duasına muhtaçtır.  Böyle bir yavrumuz daha oldu! Anne-babasının göz aydınlığı ve ümmetin eklediği evlatlardan bir evlat daha geldi dünyaya elhamdülillah… Esenler Temsilciliğimizin yorulmaz ve yılmaz hizmetlilerinden Zeynel Ünal kardeşimizin bir kız çocuğu dünyaya geldi.  18 Kasım 2017’de dünyaya gelen yavru, Zeynel kardeşimizin üçüncü göz ağrısı, göz aydınlığı… Bebeğimize “hoş geldin, safalar getirdin, ümmetin beklediği evlatlardan olursun inşallah” diyor, anne-babasına ise “gözünüz aydın, geçmişler olsun, cennetiniz olsun” temennisinde bulunuyoruz.  Şafi olan Rabbim, bu muhteşem nimete mukabil, anne-babaya da küçük-küçücük bir külfet veriverdi: Henüz bir haftalık olan yavrumuzun ufak bir rahatsızlığı var. Bu sebeple de şu anda Şişli Etfal Hastanesinde tedavi görmekte. Anneciği de kendisine refakat etmekte… Bu sebeple bizlere “dua etme” sadakası düşüyor. Bu vesileyle tüm dostlarımızdan yavrumuzun şifaya kavuşması, anne-babasının gönlüne sürur verebilecek hale gelebilmesi için namazlarını müteakip, bizatihi Zeynel Bey kardeşimizin ismini zikrederek dualar etmelerini istirham ediyoruz.   
     
     

     

  • SÜRGÜN İNEK

    “SÜRGÜN İNEK” Esenler’deydi! İKRA DERNEĞİ Esenler Temsilciliği’nin düzenlediği “sinema filmi gösterimi” tüm hızıyla devam ediyor. Programın ikincisi 11 Kasım 2017 tarihide icra edildi. Programımızda Hasan Kaçan’ın başrolünü paylaştığı SÜRGÜN İNEK isimli film izlendi. Sinema Filmi gösterimine 23 kişi katıldı. SÜRGÜN İNEK, 1997 yılında yaşanmış gerçek bir hikayeden doğuyor. Ege bölgesi illerinde bir ineğin, ilkokulun önündeki Atatürk büstünü devirerek kırması ile başlayan olaylar, traji-komik bir dille anlatılıyor. Özellikle o sıkıntılı dönemleri yaşayan izleyicilerimizin zaman zaman gülerek, zaman zaman “ne kötü ve sıkıntılı günlerdi” diye acı acı düşünerek izlediği filmin arasında Dursun Çetin abimizin ikramı olarak kuruyemiş yenildi, çaylar içildi. Aldığımız karar gereği –hayırseverlerimiz eksik olmasın- her sinema gününde film arası verilecek ve çay eşliğinde kuruyemiş ikramında bulunulacak. Bundan sonraki film gösterimi ise bir aksilik olmazsa 09 Aralık 2017 tarihinde icra edilecek inşallah. Gösterimin saat 20.00’de başladığını ayrıca hatırlatalım. 

  • “ATATÜRKÇÜLÜK” NE, “ATATÜRKÇÜ” KİM?

    “ATATÜRKÇÜLÜK” NE, “ATATÜRKÇÜ” KİM?

     

    Kıymetli İKRA DERNEĞİ gönüllüleri her hafta cuma akşamları 21.00 da yapmış olduğumuz makale tahlili programının bu haftaki (10.11.2017) sunum görevlisi Muhammet Vural ağabeyimizdi. Oturum yöneticimiz ise Recep Kaya idi.

    Muhammed Vural, Ali İhsan Karahasanoğlu’nun “Bizde mi Atatürkçü olsak” makalesini seçmişti.

    Makalede “Atatürkçülük nedir?” konusu tahlil edilmişti. Yazar, makalesinde Atatürkçülüğün asıl amacına vurgu yaptıktan sonra, ülkemizde sözde atatürkçülerin yaptığı işler yüzünden yanlış anlaşıldığından bahsediyordu.

    Makale okunurken, aradaki tahlillerde “İncil”e vurgu yapıldı ve İncil’in değiştirildiği ve şuan doğru bilgiler içermediğinden bahsedildi. “Eğer ezan Türkçe okunsaydı ne olurdu?” konusunu da bu vesileyle ele aldık ve müzakere ettik. Varılan kanaat şu oldu: Eğer ezan Türkçe okunursa ve her ülke de kendi diliyle okumaya kalkarsa, ülkeden ülkeye değişim olacak ve dolayısıyla da ezan değişecek, asliyeti kaybolacaktır.

    Bu tahlil ile Atatürkçü olduğunu söyleyerek geçinenlerin yaptığı işler yüzünden, “Atatürkçülük” kavramının da yanlış anlaşıldığı, ezanın Türkçe okunmasının yanlış olduğunu anladık.

    Haftaya dersimizin olmayacak; Timurtaş Uçar Hoca’nın anılacağı “Alimlere vefa” programına gidilecek.

    Her cuma akşamı 21.00 da ESENLER İKRA DERNEĞİ TEMSİLCİLİĞİnde gerçekleştirdiğimiz  hayırlı ve öğretici etkinliğe katılımlarınızı bekleriz.

     

            Yazan        : Muhammed Emin Çağlar

             Fotoğraflar: Muhammed Emin Demir

     

     

     

  • ÜMMETİN GÖZBEBEĞİ VE KAOS!

    ÜMMETİN GÖZBEBEĞİ VE KAOS!

    Kıymetli İKRA DERNEĞİ gönüllüleri, her hafta Cuma akşamları 21.00’da yapmış olduğumuz “Makale Tahlili” programının bu haftaki (27.10.2017) su-num görevlisi Muhammed Çağlar kardeşimizdi.

    Muhammed Çağlar kardeşimiz Ergün Diler’in “Üç kaos planı” adlı maka-lesini seçmişti.

    Makalede Cumhuriyetin başlangıcından bugünlere kadar Türkiye’de pek çok partide Avrupa veya Amerika’ya yakın isimler varlığından bahsediliyordu. Türkiye bu iki güçten birinin politikasına ters düştüğünde birilerinin devreye girdiğini söylüyordu.

    Yazara göre, ABD, Türkiye’yi kendi hedefleri için kullanma amacıyla 3 Kaos planı hazırladı. Burada devreye giren yöneticimiz Amerika’nın hedeflerini gerçekleştirmek için her zaman başka devletleri maşa olarak kullandığını be-lirtti. Amerika’nın ilk planının Türk Askerine Suriye’de kayıp verdirerek YPG’nin Akdeniz’e açılması ve bu şekilde Türkiye’nin ekonomik manada içe kapatılma-sıydı. İkinci plan askeri ve ekonomik ambargo uygulama planıydı.

    Oturum yöneticimiz bu yolla silah sanayinin kritik mevzularında dışarı bağımlı olan Türkiye’nin zor durumda kalabileceğini belirtti. Üçüncü plan Tür-kiye'nin Doğu ve Güneydoğu illerinde ayaklanma olarak düşünülüyordu.

    Konu “Irak referandumu”na gelince, yöneticimiz Irak’da ki Referandumu Katalonya’da ki referandumla ilişkilendirerek makalenin coğrafi ve tarihi içeriği vesilesiyle de bize sorular sorarak yeni şeyler öğrenmemizi sağladı.

    Ümmetin gözbebeği olan Türkiye’nin birer vatandaşı olmamız hasebiyle bu makale de diğer tüm makaleler ve makale tahlili programlarımız gibi, her birimizin gerçekleri ince detayları ile görüp uyanık olmamıza vesile oldu El-hamdülillah…

    Her Cuma akşamı 21.00’de Esenler İKRA DERNEĞİ temsilciliğinde ger-çekleştirdiğimiz bu hayırlı ve öğretici etkinliğe katılımlarınızı bekleriz.

     

    Yazı: M. Asım ÇEBİ

    Foto: Sabri DANACI

     

     

  • KAĞIDA DÜŞEN İNCİ TANELERİ

    Sevgili İKRA DERNEĞİ muhibleri, bilindiği gibi Esenler İKRA DERNEĞİ temsilciliğimizde her Çarşamba 21.00-21.30 arası kıymetli bir hatibimiz-hocamız gelerek, bizlerin gönüllerinde bir hafta boyunca yer etmiş olan pasları silmektedirler. Ne mutlu bu gibi yerlerde olanlara, olmak isteyenlere…

    25 Ekim 2017 Çarşamba akşamı yapılan sohbeti ise Abdulgafur Levent Hocamız icra ettiler.

    Müslüman hassasiyetinden ve Müslümanın verdiği sözün öneminden, söylediği sözlerin kendisini bağladığından bahseden ve bu hususu ayet ve hadislerden getirdiği delillerle süsleyen hocamızın, sohbetinden akla ve kağıda düşenleri faydalanmanız için dikkatlerinize sunuyoruz.

    Elbette, sizlere takdim ettiğimiz bu notlar “bizim yetişebildiğimiz” inci taneleridir. Daha fazlası ve daha güzeli için her Çarşamba akşamı gerçekleşen bu ziyafete iştiraklerinizi bekliyoruz.

    • Söylenen söz ağızdan bir kez çıkar bundan dolayı söylenen söze dikkat edilmeli ölçüp biçtikten sonra konuşulmalı.

    • İnsanlar cehenneme yüzükoyun konuştuklarından dolayı girerler.

    • İnsanlar boşa değil faydalı olmak için konuşmalıdırlar.

    • Öfke şeytandandır.

    • Öfkeliyken konuşmamak (susmak) her zaman hayırlıdır.

    • İnsanın konuştuğu herşey melekler tarafından kayıt altına alınmaktadır.

    • Haya ve edepten dolayı konuşmaya dikkat etmek mühimdir.

    • Yerinde konuşmasını bilen kimse özünü ifade etmek zorunda kalmaz. 

    • Namaz kılacağın zaman son namazını kılıyormuş gibi kıl.

    • Özür dileyeceğin sözü söyleme.

    • İnsanların imkanlarına göz dikme insanlara tamah etme. 

    • Sakın yetimi ezme onunla her zaman iyi konuş. 

    • Dilenciyi ve senden isteyeni azarlama ezme. 

    • Kelime-i tevhid yere oturmuş göğe yükselen bir ağaçtır ve her zaman meyvesini verir. 

    • Söylenen güzel söz hem sahibini hem de karşı tarafı refaha erdirir.

    • Mü’min kullarıma söyle en güzel sözlerle konuşsunlar. 

    • Güzel konuşulmadığı zaman şeytan insana her daim fitne verir. Çünkü şeytan insanın düşmanıdır.

    • Anne ve babaya hiçbir zaman kötü konuşma; öf dahi deme. 

    • Fakire muhtaca verecek bir şeyin yoksa onlara güzel sözler ve tebessüm veriniz.

    • Verdiğiniz birşeyi karşı tarafın başına kakmayınız. 

    • Güzel bir söz veya tebessüm başa kakılan bir sadakadan daha hayırlıdır. 

    • Çok yaldızlamadan karşı tarafa öz kısa ve etkili sözler kullanmak gerekir. 

    • Şirke götüren sözlerden kaçınız.

    • Boş sözlerden kaçınız.

    • Allah kötü sözden hoşlanmaz.

    • Mübalağa ve kötü sözlerden kaçınız

    SİNAN ENES ÇETİN

     

     

  • RAHMET OKUTMAK…

    RAHMET OKUTMAK…

                    İKRA DERNEĞİ Esenler şubesinin, hizmet içi eğitim çerçevesinde yaptığı “kürsü dersleri” devam ediyor.

                    Daha önce de bahsedildiği üzere (bu haberimizi okumak için http://www.ikradernegi.org/haberler-esenler/iki-dirhem-bir-cekirdek-943 adresine tıklayınız), bu derslerde amaç, dernek şubesi yönetiminde bulunan arkadaşlarımıza kürsü-hitabet alışkanlığı ve becerisi kazandırmak.

                    Bu çalışmalar 2 haftada bir Salı günleri ve yönetime mahsus olarak gerçekleştirilmekte…

                    Bu defa sunumu gerçekleştiren hatip kardeşimiz Hüseyin Yılmaz idi.

                    Hüseyin Yılmaz “İki Dirhem Bir Çekirdek” isimli kitapta bulunan “Rahmet Okutmak” tabirinin açıklama ve örneklendirmesini yaptı.

                    Hüseyin Yılmaz, örneklendirmelerde siyasetten, spordan ve güncel hayattan dersler verdi.

                    Kürsüde iyi bir performans sergileyen Hüseyin Yılmaz’ı tebrik ediyor, değerlendirmelerde tüm arkadaşların ortak seslendirmesi olan “çok hızlı konuşuyorsun, daha ağır konuşursan daha güzel olacak” uyarısını dikkate almasını teklif ediyoruz.

     

     

     

     

     

     

  • İKİ DİRHEM BİR ÇEKİRDEK

    İKİ DİRHEM BİR ÇEKİRDEK

             Esenler İKRA Temsilciliğinde daha önce yapılmakta olan “kürsü dersleri” tekrar başladı.

             Bu çalışmada amaç; yönetim kurulundaki arkadaşların kürsü heyecan ve korkusunu yenmeleri, imkânlar dairesinde güzel birer hatip olarak yetişmeleri…

             Bu dönemde kürsü dersleri yapılırken, aday hatiplerin, Prof. Dr. İskender Pala’nın kaleme aldığı “İki Dirhem Bir Çekirdek” isimli kitaptan faydalanmalarına karar verildi. Buna göre, görevli arkadaşlar, bu eserden seçtikleri bir deyimi arkadaşlara anlatacaklar ve dinleyici sırasında oturan arkadaşlar da aday hatibimizin durumunu ve duruşunu değerlendirecekler. Böylece hem adaylar için “konu” seçme sıkıntısının önüne geçmek, hem de günlük hayatta çok sık kullandığımız veya artık kullanılmayan deyimlerin anlamlarını öğrenmek hedefleniyor.

             Bu çerçevede ilk program 10 Ekim 2017 Salı günü gerçekleştirildi. Aday hatibimiz sekreterya görevini deruhte eden Ahmet Fuat Yahyaoğlu idi.

             İlk defa kürsüye çıkıyor olmasına rağmen Ahmet Fuat kardeşimizin durumu ve duruşu genel olarak beğenildi, müsbet puan aldı.

             Ahmet Fuat, görsel elemanlarla desteklediği ve genel itibariyle başarılı geçen ilk kürsü imtihanında “İki Dirhem Bir Çekirdek” deyimini izaha gayret etti.

             Bu mahiyetteki çalışmalarımız devam edecek. Ettikçe de sizleri haberdar etmeye çalışacağız.

     

  • YUSUFÇUK SEN HOŞGELİVERDİN!

    YUSUFÇUK SEN HOŞGELİVERDİN!

             Derneğimiz Esenler Şubesi Eğitim Biriminde görevli Battal YIKILMAZ ağabeyimizin bir oğlu dünyaya geldi.

    Bu vesileyle şubemiz yönetim kurulu adına Emin ATALAY, Zeynel ÜNAL, Vural ERCE, Recep KAYA ve Bilal KURHAN’ın iştirakiyle hayırlı olsun ziyareti gerçekleştirdik.

    Kısa bir hasbıhalden sonra ev sahibinin güzel ikramlarıyla hoş sohbetimiz devam etti. Dünyayı aydınlatmaya ve ümmete umut olmaya gelen yavrularına Mehmet Yusuf ismini verdiklerini söyleyen Battal abimiz, bu ziyaretten ailecek çok mutlu olduklarını ve memnun kaldığını söyledi.

    Eğitim Birimi Sorumlumuz Recep abimiz de hayırlı olsun babında şubemiz adına küçük bir hediye takdim etti.

    Minik Yusufçuk’a hoş geldin diyor, bereketli ve islâma teslim olmuş bir hayat temenni ediyoruz. Kıymetli ailesine de göz aydınlığı veriyor, tebrik ediyoruz.

     

                                                                               Vural ERCE

  • MAKALE TAHLİLİ

    Kıymetli İKRA Derneği gönüldaşları, zaman zaman istemeden de olsa, muhabbet havası içinde 22.00’ye kadar uzayan bir “Makale Tahlili” programını daha icra ettik.

    Programımızın 06 Ekim 2017 Cuma günkü sunum görevlileri Yasin Bey kardeşimiz ile Sabri Danacı idi.

    İlk olarak Yasin’i dinledik. Yasin kardeşimiz bilimsel bir makale seçmişti. Makalede birçok yabancı bilim adamları ve de bu bilim adamlarının buluşlarından yola çıkarak Allah’ın varlığına bir defa daha iman ettik: “Pi sayısı”nın buluşundan “Altın oran” kanununa kadar…

    Dünya’nın Altın Oran noktasının Mekke olduğunu biliyor muydunuz? Mekke şehrinin kuzey kutup noktasına olan uzaklığı ile güney kutup noktasına olan uzaklığının oranı tam olarak 1,618 yani altın orandır. Ayrıca da Mekke’nin gün dönüm çizgisine doğu uzaklığı ile batı uzaklığının oranı yine bize Altın Oran sayısı olan 1,618’i verir.

    Makale okunurken, yöneticimiz sık sık katılımcılara sorular sorarak yine bir beyin fırtınası yaptırdı. Böylece katılımcıların makaleyi daha iyi anlamasına ve derse daha iyi motive olmamıza vesile oldu.

    Mesela bu makalenin sonlarında konuyu genel olarak bir toparlayıp neler anladığımızı tartışmak gibi.

    Daha sonra sıra Sabri Danacı kardeşimize geldi.

    Sabri Danacı kardeşimiz bize Yeni Akit gazetesinde bulunan Abdurrahman Dilipak’ın kaleme aldığı ”Canınızı sıkacak bir şey söyleyeyim mi?” başlıklı makaleyi sundu. Sabri kardeşimizin seçtiği bu makale daha çok gündeme yönelik bir makale idi.

                FETÖ’den yola çıkarak Türkiye üzerine kurulan onca hain planı anlatıyordu. Türkiye üzerine kurdukları onca planın boşa gitmesi onların canlarını sıkıyordu. 17/25 Aralık olayı, Gezi Parkı olayları bunlara örnek verilebilir. Yöneticimiz, bu olayların yapılış amaçlarını öncelikle bize sordu, daha sonradan da kendisi anlattı. Unutmayalım ki “Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.”(Enfal/30)

    Daha sonradan Yöneticimiz hitabetimizin gelişmesi için bize tavsiyelerde bulundu: Çokca kitap okuyacaksın ki güzel konuşasın veya sesli kitap okuyalım ki hitabetimiz, diksiyonumuz gelişsin demesi bunlara örnek verilebilir.

    Makale tahlilimizi Hafız Burhan Sevil kardeşimizin Asr suresini okumasıyla sona erdirdik.

    Dersten sonra ise çay eşliğinde Mustafa Şimşek’in ikramı olan çerezleri tatmak, ayrı bir güzellikte.

    Bu haftaki dersimiz de 13 Ekim 2017 Cuma günü yine saat 21.00’de icra olunacak. Siz de farklı seslerden, farklı sözler dinlemek ve arkasından da muhabbet eşliğinde çayınızı yudumlamak isterseniz, bekleriz.

    Gündemi ve günceli yakalamak için “makale tahlili programı”nı yakalayın.

     

     

    Yazı: Muhammed Emin Demir

    Fotoğraflar: Muhammed Ali Demir

     

     

     

  • BİR BEYİN FIRTINASINA TUTULDUK!

    BİR BEYİN FIRTINASINA TUTULDUK!

    Bu sitenin düzenli takipçileri hatırlayacaklardır; yaklaşık 2 Aydır İKRA derneği Esenler Temsilciliğimizde her Cuma akşamı saat 21.00-21.40 arası “makale tahlilleri” programımız var.

    Zaman zaman istemeden de olsa, muhabbet havası içinde 22.00’ye kadar uzayan bu programımızın 29 eylül 2017 Cuma günkü sunum görevlileri Muhammed Ali Demir ile Recep Kaya idi.

    İlk olarak Muhammed Ali Demir’i dinledik. Fakat bu kardeşimiz yazıyı okumaya başlamadan önce başlığı okuyunca, aslında yazının “makale” olmadığı “haber yazısı” olduğu anlaşıldı.

    Katılımcılara “haber yazısı” ile “makale” arasındaki fark soruldu ve makale ile haber yazısının ne olduğu ve aralarındaki fark açıklandı.  

    Allahu Teala “sizin şer gördüklerinizde hayr, hayr gördüklerinizde de şer vardır” buyruğu burada da tecelli etti: Muhammed Ali kardeşimizin “yanlışı” vesilesiyle  haber yazısı ile makalenin farkını öğrenmiş olduk

    Muhammed Ali Demir, Yeni Akit gazetesinde bulunan Burak Battal’ın kaleme aldığı ”yalancılara boyun eğmeyiz” başlıklı haberini bizlere sundu. Haberin konusu, gündemimizi fazlasıyla işgal eden ve sosyal medyada da yazılan-çizilen, paylaşımı yapılan İhsan Şenocak’ın söylediği idda edilen “Hanımlar üniversiteye gitmesin, hanımlar üniversiteye almasınlar” sözünün gerçeği yansıtıp yansıtmadığı idi. Muhammed Ali Demir’in okuduğu bu haber yazısında Şenocak’ın aslında öyle birşey demediği ve tam tersini söylediğini yaptığı röportajla kanıtlamış oldu.

    Bu haber yazısı vesilesiyle aldığımız ders şu idi; İnternette veya gazetede yer alan her habere inanmayacağız ve bu haberlerin doğruluğunu araştıracağız.

    Daha sonra Recep Kaya’ya sıra geldi.

    Recep Kaya da tevafuk, aynı gazetede Ali Osman Aydın’ın yazdığı “Şeytanın Gönüllü Askerleri ve Yobazlara Ölüm!” adlı makalesini okudu.

    Makale ile Muhammed Ali Demir’in okuduğu haberin konusu aynı idi. Ayrıca makalede tarafların kimler olduğu isim isim belirtilmiş, ne yapılmak istendiği açık ve ayrıntılı bir biçimde anlatmıştı.

    Makale okunurken, yöneticimiz sık sık katılımcılara sorular sorarak beyin fırtınası yaptırdı. Böylece katılımcıların makaleyi daha iyi anlamasına ve derse daha iyi motive olmamıza vesile oldu.

    Meselâ Recep Beyin okuduğu makalenin içinde anlamını bilmediğimiz teyakkuz-müteyakkuz gibi birçok kelime vardı. Yöneticimiz, önce katılımcılara sorarak, daha sonra da kendisinin örneklendirerek  anlatımıyla öğrendik. Yine meselâ makalede geçen bir kelime vardı ki, biz sıkça duyuyor, fakat anlamını bilmiyorduk: Popüler kültür…

    Çok tanıdık geldiği halde bilemediğimiz bu meseleyi de yine soru cevap usulü ve örneklendirme ve özellikle de felsefede sıkça kullanılan tümevarım metodu yoluyla öğrenmiş olduk.

    Bu haftaki dersimiz de 06 Ekim 2017 Cuma günü yine saat 21.00’de icra olunacak. Siz de farklı seslerden, farklı sözler dinlemek ve arkasından da muhabbet eşliğinde çayınızı yudumlamak isterseniz, bekleriz.

    Gündemi ve günceli yakalamak için “makale tahlili programı”nı yakalayın.

     

    Sabri DANACI

     

     

     

  • DÜNYA/LIKLAR MÜSLÜMAN’A HARAM MI?

    DÜNYA/LIKLAR MÜSLÜMAN’A HARAM MI?

    Dünyevileşmek ümmetin baş dertleri arasında…

    Hz. Peygamber efendimiz bu tehlikeye yüzyıllar öncesinde dikkat çekerek bizleri uyarmış ve dinî umdelerin sıkı sıkıya korunması için gerekli ikazları yapmıştır.

    İKRA Derneği Esenler Şubesinde her Çarşamba 21.00’de devam eden seminerlerin bu haftaki konusu da “Dünyevileşme” idi…

    27.09.2017 tarihli seminerde görevli hocamız aynı zamanda İKRA Derneği Tuna Temsilciliği başkanlığını da yürütmekte olan Murat Elçiboğa idi.

    Elçiboğa, sohbetinde dünyevileşme hastalığından ve bu hastalığın ümmet arasındaki yaygınlık ve zararlarından bahsetti.

    Elçiboğa, ümmetin her bir ferdinin ahireti unutmadan ve terketmeden dünyadan faydalanabileceğini ve esasen bu amelin “sünnet” ile bizi tevarüs ettiğini ve bunun tehlikeli ya da yasak olmadığını, asıl yasak ve tehlikeli olanın ise Mevlânâ’nın da hikaye ederek tehlikesine işaret ettiği hususu olduğunu söyledi. Buna göre Mevlânâ, dünyanın ve dünyalıkların bir deniz, insan kalbinin ise gemi gibi olduğunu; geminin içine su girmedikçe denizde olmasının, suda gitmesinin abes olması bir yana, olağan olan bir durum olduğu; ama geminin içine su girmeye başladığı esnada ise tehlike başladığını ve vahim ve tehlikeli olanın da bu husus olduğuna işaret etti.

    Yine Elçiboğa, her bir Müslümanın tek başına “örnek şahsiyet” olmasına işaret etti.

    Her Çarşamba 21.00-21.30 arasında icra edilen ve devamında çay eşliğinde yapılan muhabbetle dostlukların tazelendiği seminerlerimizde sizlerin de bulunması bizi memnun, sizi bilgi sahibi yapacaktır.

    Unutmayın İKRA’nın her bir semineri muhabbet, dostluk ve bilgilenme demektir. Kaçırmayın.   

     

     

    Fotoğraflar: Muhammed Ali DEMİR

     

     

  • EL EDEB'ÜL MÜFRED

    Her Çarşamba saat 21:00-21:30 arasında  da Esenler  Temsilciliğinde gerçekleştirilen sohbetimizin bu haftaki hatibi Av.Emin Atalay Hocamızdı.

    Hocamız seminerinde Yazarı İmam Buhari'nin kaleme aldığı edep ve ahlak ile alakalı El Edeb’ül Müfred adlı hadis kitabından Köle(işçi) İle Sahibi(Patron)arasındaki saygı, sevgi ile alakalı geçen durumlar ile alakalı hadisler okudu. Eskiden bir köle ile sahibi arasındaki olması gereken hoşgörünün,saygının,aradaki hakkın gözetilmesi gerektiğini kulak ardı edilmemesi gerektiğinden Peygamber Efendimiz zamanında köle ile sahibi arasında olması gereken ahlak kurallarını hadisler üzerinden anlatarak bizi bilgilendirdi.Bu konuyu İslam ahlakı İşçinin hakkını koruması işçiye olan davranışların güzel olması gerektiği ile bağdaştırarak güzel bir mesaj vermiştir.

    Hocamıza teşekkür ediyoruz. Allah kendisinden razı olsun

     

  • MAKYAJSIZ KUZEY KORE

    Makyajsız Kuzey Kore - Ali BULUNMAZ

    (kulturservisi.com)

     

    Esenler şubemizde her Cuma saat 21.00-21.40 arasında yaptığımız makale derslerimiz devam ediyor. Bu dersimizde dünya gündemini sürekli savaş tehditleri ve nükleer denemeleri ile meşgul eden Kuzey Kore ile ilgili bir makale okuduk. Dünya kamuoyunda kapalı kutu olarak ve  'dünyadan kopmuş gelişmiş bir ülke' olarak görülen Kuzey Kore hakkında doğru-yanlış çok fazla bilgi bulunmakta. Makale de ise ağırlıklı olarak Kuzey Kore' ye turist olarak gitmiş insanların alıntılarına yer vermektedir.Makale üzerine Kuzey Kore'nin ülkedeki politikaları hakkında konuştuk. Tarihte benzer uygulamaları olan siyaset adamları ve ülkeler hakkında konuştuk. Dersimiz bu şekilde son buldu