YOL ARKADAŞIN KİTAP OLSUN !

YOL ARKADAŞIN KİTAP OLSUN !
  • 11 Ekim 2018
  • İkra Derneği

YOL ARKADAŞIN KİTAP OLSUN !

İKRA Derneği olarak geleneksel hale getirdiğimiz eğitim sezonu açılış yemeği programımızı 08 Ekim 2018 Pazartesi akşamı Bağcılar Belediyesi Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz Kültür Merkezi’nde gerçekleştirdik. Bizlere bu imkânı sağlayan Bağcılar Belediye Başkanı Sayın Lokman ÇAĞIRICI Beye ve Başkan Yardımcısı Sayın Kenan GÜLTÜRK Beye teşekkür ediyoruz.

Her eğitim-öğretim yılı başında, okulların açılışıyla birlikte gerçekleştirdiğimiz bu yemekli toplantıya her ne kadar “açılış programı” desek de, buradaki açılış lafın gelişi. Yoksa İKRA Derneği olarak çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz; yaz, kış, sıcak, soğuk çalışmalarımıza engel teşkil etmiyor elhamdülillah. Biz hep okuma işi ile hemhal olmaya çalışmalıyız, İKRA Derneğimizdeki arkadaşlar gibi.

Halil KENDİR hocamızın sunuculuğunu yaptığı programımız, 20.30’da akşam yemeği ile başladı. Büyükler bir yandan yemek yerken bir yandan da Nasreddin Hoca eşeği Karakaçan ile çocukları salonda gezdirdi ve sonrasında alt kata inip orada farklı oyunlar oynayarak eğlendiler.

Yemeğin ardından İlahiyatçı Abdulgafur LEVENT hocamızın Kur’ân-ı Kerim tilavetini dinledik.

Halil KENDİR’in; “kazananlardan olma çalışması, Allah’ın razı olduğu mekânlarda olma ve bu şekilde yürüyüşe devam etme”, diye nitelendirdiği İKRA çalışmalarımızın kısa bir özetini Genel Başkanımız Sayın Mehmet ÇELİK kürsüde biraz ayrıntılandırdı.

Mehmet ÇELİK hocamız konuşmasında; 7 temsilcilik ve biri Esenyurt’ta diğeri Sakarya’da olmak üzere 2 ev sohbeti ile toplam 9 ayrı yerde faaliyet gösterdiğimizi ifade ederek İKRA gönüllülerinin kendilerine kitabı arkadaş olarak seçtiklerini söyledi. Bu doğrultuda genel sloganımız “Farkınız Kitap Okumak Olsun”un yanında, bu sene “Yol Arkadaşın Kitap Olsun” ifadesini tali slogan olarak belirlediklerini ifade etti.

Bilge Kral Aliya İZZETBEGOVİÇ’in “Bu toplum ya eleştiri yapmıyor, ya da eleştiriye kulak kapatıp kendi doğrularını uyguluyor. Körü körüne eleştiri olmaz; eleştirinin usulü, üslubu olmalı. Okuyacak ve yaşayacağız ki eleştiriler fark edilir şekilde işe yarasın.” sözünü hatırlatarak, okumaya neden önem verilmesi gerektiğinin farklı bir boyutuna dikkat çekti.

Hapishanelerde yaklaşık 240.000 insan bulunduğunu ve bunların 50.000’inin uyuşturucu yüzünden hapiste olduğunu ifade eden ÇELİK; belki onlar kitapla tanıştırılsaydı, ellerine birer kitap verilebilseydi en az yarısının hapishanelere düşmekten kurtulacağına inandığını söyledi.

Genel Başkanımız Mehmet ÇELİK’in konuşmasının ardından Yayın Kurulumuzun hazırladığı İKRA’nın hikâyesinin anlatıldığı “20 Yılı Aşkındır Yazılan Bir Sevdanın Hikayesi” adlı sinevizyon izletildi.

Sinevizyon gösteriminin ardından programın asıl hatibi İlahiyatçı-yazar ve aynı zamanda Başakşehir İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü olan Sayın Ahmet YAPICI söz aldı. Yapıcı konuşmasında özetle şunlara değindi;

* Ulvi gayeler peşinde olanların, sabahın nurunu yaşayanların, akşamın huzurunu yaşayanların bir kez daha şükürler etmesi lazım.

* İKRA, 98-99 yıllarında zor şartlarda kuruldu, Müslümanların sıkıntı çektiği bir zamanda kuruldu.

* Asıl sıkıntı, bundan tam yüz yıl önce, 1918’de Osmanlı yıkılırken; Batı’ya özenilerek, reddi miras yapılarak başladı. Batı düşüncesi, Batı felsefesi, Batı’nın devlet anlayışı, yeni toplum oluşturmak … fikirleri hep yukarıdan geldi.

* Bizler başörtüsü serbest olsun, iktidara bizim adamlarımız, bizim gibi düşünenler gelsin … dedik ve şimdi rahatlığa ulaştık, çok şükür. Fakat hedeflerinizi siyasi kazanımlar olarak belirlerseniz, şimdi olduğu gibi, yol biter ve bitti de. Artık amaca ulaşıldı ve rehavet,

fedakârlıkta bulunmama, çalışmalara gelmeme gibi haller baş gösterdi. Yapılması gerekenleri baştakilere havale edip evlerimize çekildik, televizyonların başına geçtik.

* Oysa fedakârlıkta bulunmadan, gönle dokunmadan ürün çıkmıyor ortaya.

* Tebliğ, irşad, emri bi’l maruf gibi bizleri biz yapan değerlerimize dört elle sarılmamız gerekiyor. Sahabenin bir araya gelip ayrılırken okudukları Asr Sûresi’nde yer alan “sabrı ve hakkı” birbirimize tavsiye etmeye devam etmeliyiz. Hz. Ömer gibi, yanlışını ifade edenler olunca “Hamd olsun, yanlışlarımı söyleyebilen dostlarım var” diyebilecek olgunluğa, nefis terbiyesine ihtiyacımız var. Ancak bu noktalarda eksikliklerimizin olduğuna, enaniyetin ön plana çıktığına şahit oluyoruz.

* İnsan istikametten sapmaya başlarsa kendisine bahşedilen nimeti, başkasının başına kakılacak bir lütuf gibi görür. Hucurat suresi 17. ayette belirtildiği gibi: “Ey Muhammed! Müslüman oldular diye seni minnet altında bırakmak isterler. De ki: «Müslüman olmanızı benim başıma kakmayın. Tersine, size imanı nasip ettiği için Allah sizi minnet altında bırakır.» Dolayısıyla bizlerin İKRA Derneği çatısı altında, kitap okumamız, kitap okutmamız, iyilikleri tavsiye edip kötülüklerden sakındırmamız, birilerinin başına kakacağımız lütuflar değil, Allah’ın bizlere bahşettiği bir nimettir.

* İslâm’la şereflenmek Allah’ın bir lütfudur. Bu tür çalışmalarda bulunarak biz kendimize iyilik yapıyoruz. Yoksa dernekler, İslâm … bizimle kaim değildir. İslâm’ın, Kur’an’ın, bu tür teşekküllerin bize ihtiyacı yok, bizim onlara ihtiyacımız var.

* İslâm bir cemaat dinidir. Hesap ferdi olarak verilecek o ayrı. Ama cemaatten uzak olursak, bu tür çalışmaların içinde yer almazsa bizi kurtlar kapar, nitekim kapıyor da.

* Onun için birlikte olacağız, beraber olacağız; tek kalmayacağız. Kitabın etrafında toplanmanın, okumanın etrafında birlik olmanın ayrı bir önemi var. Bakın size yaşadığım bir olayı anlatayım. Başakşehir’de “Ailemle kitap okuyorum” isminde bir projemiz var, üç yıldır devam ediyoruz. Geçen sene yıl sonu kapanış programında bir veli benimle konuşmak istedi ve bana şu hikâyesini anlattı: “Sizin bu projeye katılmadan evvel eşimle sorun yaşıyorduk ve hatta eşimden ayrılmayı bile düşünüyordum. Bir gün kızım eve geldi ve bu projeden bahsetti, aldığı kitabı evde beraber okuyalım dedi. Ben de onu kırmamak için “olur” dedim ve sizin “52 derste Ahlâk” kitabınızı okumaya başladık. İlk akşam eşim geldi, kitap okuduğumuzu görünce televizyonun karşısına geçti ve sesini de iyice açtı; bak kitap okuyoruz, şunun sesini biraz kıs dediysem de dinlemedi. İkinci akşam, üçünçü akşam derken, birkaç gün sonra geldiğinde TV’yi açmadı ve uzaktan bizi dinledi. Daha sonraki akşam yanımıza gelerek “kızım, senin hatırın için ne okuduğunu dinleyeyim bari” dedi. Şimdi çok şükür aramızdaki sorunlar çözüldü ve eski huzurumuza kavuştuk.

* Bizler nefsi ile mücadele eden yiğitler olmalıyız, cihad ruhu ile bakmalı ve bu ruhla çalışmalıyız. İyiliği yayma gayretinde olan mücahidler olmalıyız. Hedefimiz siyasi değil, ulvi gayeler için olmalıdır.

 

İKRA Derneği yoluna devam ediyor… Ve bu yolculuğunda sizlere de sesleniyoruz ve diyoruz ki: YOL ARKADAŞIN KİTAP OLSUN.