Takva Neydi ?

Takva Neydi ?
  • 10 Nisan 2018
  • İkra Derneği

Takva Neydi ?

Bu hafta İKRA Derneği Esenyurt Temsilciliği olarak, sohbetimizde Genel Başkanımız Sn. Mehmet ÇELİK Hocamızı ağırladık. Sohbetimizin konusu: Nuh Suresi ilk 8 ayeti'nin tevsiriydi.

﴾1﴿ Biz Nûh’u, "Kendilerine can yakıcı bir azap gelmeden önce halkını uyar" diyerek kavmine gönderdik. 
﴾2﴿ Şöyle dedi: "Ey kavmim! Şüphesiz ben size gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım. 
﴾3﴿ Allah’a kulluk edin; O’na karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin; 
﴾4﴿ Ki Allah bir kısım günahlarınızı
bağışlasın ve size belirli bir vadeye kadar süre tanısın. Şüphesiz Allah’ın belirlediği vade geldiğinde artık ertelenmez. Keşke bilseydiniz! 
﴾5﴿ Nûh, "Rabbim" dedi, "Doğrusu ben kavmimi gece gündüz hakka çağırdım; 
﴾6﴿ Fakat benim yaptığım çağrı onları daha da uzaklaştırdı. 
﴾7﴿ Kendilerini bağışlaman için ben onları ne zaman çağırdıysam, parmaklarını kulaklarına tıkadılar; elbiselerini başlarına bürüdüler, ayak dirediler, kibirlendikçe kibirlendiler.
﴾8﴿ Yine de ben onları açıkça çağırmaya devam ettim. 
﴾9﴿ Onlara açık da söyledim, yerine göre gizli de söyledim."

Hocamızın sohbetinden Özetle;


Nuh Sûresi: 29. cüz olup, Mekke döneminde inmiştir. 28 âyettir. Sûrede başlıca, Nûh peygamberin mücadeleleri ve Nûh Tufanı konu edilmektedir.


Bizler bütün peygamberlere imân etmiş bir toplumuz. Dolayısıyla bizler Nuh Peygamber'in de ümmetiyiz. Eğer bir yerde ikâz varsa; ters giden, sıkıntılı olan ve başıbozukluk bir şeyler vardır demektir. Örneğin; hiç bir sıkıntı olmasaydı, herşey güllük gülistanlık, problemsiz ve kuralına uygun olsaydı ne polis, ne hakim, ne savcı vs. hiçkimseye ve hiçbir mekanizmaya gerek kalmazdı. Sıkıntı ve olumsuzluk var ki, bu görevliler var. O dönemlerdeki toplumların sıkıntılarına karşı Allah (cc) peygamberler göndermiştir. Bir uyarıcı olarak. 
Peygamberler, akılları ve düşünceleri sarhoşlaşmış insanlara bir ana-baba-hoca şefkati yaklaşmış, o insanları içinde bulundukları bataklıktan çıkarmaya, onlara hidayetin yolunu göstermeye çalışmış ve gayret etmişler. Peki akılları ve düşünceleri sarhoş olmak ne demektir?
Etini yedikleri ineğe tapanlar, kendi elleriyle yaptıkları heykellere tapanlar, ateşe, ışığa, güneş'e, ay'a, yıldız'a vs. tapanlardır. Hal böyle iken o insanlarla mücadele etmek de bir o kadar çetin olacaktı. Peygamberlerin en önemli görevi de buydu, toplumları düzeltmek...
Toplumlar yanlışta diretirse, başa gelecek azap da kaçınılmaz olur.
Nuh (as), peygamber olarak gönderildiği toplumu tam 950 senelik peygamberliği boyunca hep uyarmıştır. Onlara yaptıkları yanlışlarda uyarmış, Allah'ı, nizamı, ahireti ve hesabı hatırlatmıştır.
Hem de gece gündüz demeden, gittiği her yerde, onları gördüğü her anda, bıkmadan, usanmadan, asla pes etmeden Allah'ın buyruğunu yerine getirmiş, onları uyarmıştır. Tebliğ görevini yerine getirmiştir.
Her yerde Allah (cc) tarafından gözetildiğini hatırlatmıştır.
Mesela bir işveren tarafından veya bir kurumda kameralar tarafından gözetildiğimizi bildiğimiz zaman, her işimizi düzgün yapmaya ve hatalardan kaçınmaya çalışırız. Oysa Allah (cc), her an ve her yerde bizi 24 saat aralıksız gözetlemekte. Neden hiç dikkat etmiyoruz? Kendimize neden hiç çeki düzen vermiyoruz? Bunu sormamız lazım kendimize bir Müslüman olarak!
Allah (cc) tarafından sürekli gözetildiğimizi unutmayacağız ve böylece takva sahibi olacağız.
Takva neydi? 
Takva; iyi olmaktır, insanlar arasında iyi ilişki kurmaktır. Kendisinden razı olunmaktır. Kelime kökü olarak takva, hata yapmaktan korunmak demektir.
Takva'lı olmak; karşı tarafı kırmamak, üzmemek ve iyi geçinmek demektir.
Ne acı ki, biz bunu hep unutuyoruz. 
Söylediklerimiz ve yaptıklarımız birbiri ile çelişiyor. 
Bu konuda çok sıkıntılıyız. 
Bizi bunca sıkıntının arasında frenleyecek olan tek şey Allah'a (cc) hakkıyla kulluk'tur.
Zira Allah (cc); " sizi yoktan var eden Allah'a kulluk edin." diye buyuruyor.
Allah'a kul olmanın yolu da Peygamberlerden geçer. Allah'a ve Peygamberlere itaât edeceğiz ki, layıkıyla kul olabilelim.
Din, ahlâk demektir. Ahlâkın özü de iyilikte birbirimizle yarışmaktır. 
İyi olmamız ve iyilik yapmamız gerekiyor. 
"Can kulağıyla dinlemek" diye bir deyim var. Allah (cc) kulaklarımızın içinde kıvrım kıvrım et parçaları yaratmıştır. Ola ki insan dinlemesi gereken bir uyarıyı dinlemese bile, bir yerlere takılabilsin o uyarılar ve konuşulanlar  diye. 
Örneğin; baba oğlunu herhangi bir yanlışta uyarırken, oğlu; "baba sen bunu anlatırken köpek sekiz tane sinek avladı." der. Yani umursamaz, istediğin kadar anlat, ama nafile der gibi. Uyarıları can kulağıyla dinlemeliyiz. 
Yanlış yapmak gayet normal birşey. Her insan yanlış yapabilir. Fakat burda en önemli husus niyettir. Niyetimiz salih ise hata da yapsak, sonucu çok karamsar olmayabilir. İyi niyete göre muamele görürüz.
Bizim için takdir edilen ölüme kadar Allah (cc) bizi yaşatır. 
Hani dedik ya Nuh (as) tam 950 sene peygamberlik yapmış diye. Bu kadar zaman zarfı içerisinde kendisine inanan ve itaât eden sadece bir avuç insan olmuştur. Bir gemiyi dolduracak kadar...
Nuh (as); "herşeyi aleni şekilde, gece gündüz demeden, onları bulduğum yerde anlattım." diyor. 
Allah (cc) kelamı, sözlerin en güzelidir. Peygamberler Allah'ın kelamını tebliğ ederken, inanmayanlar kulaklarını kapatırlardı. Ola ki etkilenip inanırlar diye. 
Hz. Muhammed (sav) Efendimiz zamanında, ebu cehil insanların Kur'an Meclis'lerine gitmelerini yasaklıyordu. Etkilenip iman ederler korkusuyla.
Anlatmak önemli, tebliğ önemli.
Anlatırken doğru şekilde ve sözlerimizi 'kılı kırk' yararcasına, özenerek seçip anlatmalıyız ki karşımızdakini etkileyebilelim. 
Herşeye rağmen Allah'a tövbe edilirse, Allah (cc) sonsuz bağışlayıcıdır. Bu can bu tende olduğu müddetçe tövbe kapısı açık olacak. 
Mübarek üç aylardan Recep ayı'ndayız. Bu toplum Ramazan ayı'nı seviyor. Recep ay'ı ve Şaban ay'ının da hakkını vermeli ve kıymetini bilmeliyiz. Bu toplum okuma alışkanlığını edindi elhamdulillah. Fakat anlamıyoruz maalesef. Sadece okuyoruz. Anlama ve anlamayı isteme konusunda sıkıntılarımız ve eksiklerimiz var. Neyi niye yaptığımızı bilmiyoruz. Okumayı çözdük ama anlamayı da çözersek işi kökünden çözmüş olacağız.

Bir söz;
Bir toplum, çok güzel birşey görür ve "fiyatı nedir?" diye sorarsa, o toplum tembeldir.
Bir toplum, çok güzel birşey görür ve "nasıl yaptılar?" diye sorarsa, çalışmaya başlamıştır demektir.

Sohbetimize katılan misafirlerimize çay ve tatlı ikramı yapıldı.

Not: Genel Başkanımız Sn. Mehmet Çelik Hocamızın kıymetli Eşi de hanımefendilere yönelik tanışma ve kaynaşma programına teşrif ederek bizleri onurlandırdılar.
Bu hususta Sn. Genel Başkanımız ve kıymetli Eşi'ne teşekkür ediyor, kendilerine Allah (cc) razı olsun diyoruz.

 

Not: Her hafta Pazartesi günü saat 21:00'de ilim sohbetimiz devam etmektedir.
Sizi ve sevdiklerinizi bekleriz İnşaAllah.
Adres: Akçaburgaz Mah. 3050 Sk. No:8 D:15 ESENYURT