SABAH NAMAZI ŞAHİTTİR.
Hayatı bebeklik, çocukluk, gençlik, olgunluk ve yaşlılık dönemlerine ayırırsak; bu ayrımı yaptığımız zaman ‘Ağaç yaş iken eğilir.’ atasözümüzden de anlaşılacağı üzere bizler gençlik dönemimizi nasıl geçirirsek, bu dönemde kendimize ne katarsak, aynı bugün gezimizde ziyaret ettiğimiz Şehzadebaşı Camimizin minarelerinde ki o eşsiz taş üstüne işlenmiş motifler gibi yıllar boyu hayatımızdan yok olmayacaktır. Tozlansa temizler, yosun tutsa sileriz fakat kendinden bir şey kaybettiremeyiz.
Okumanın her yaşta, her koşulda olabileceğini birçok âlimden bilim adamından ve sayısız düşünürden duymakla birlikte yanımızda canlı şahit olması bizi daha da heveslendiriyor. Birazcık bahsetmek gerekirse 4 çocuk babası 36 yaşında 2. Üniversitesini bitirmiş ve şu an bir ortaokulda müdür yardımcılığı görevini yapan, derneğimizde en fazla göreve sahip olanlardan biri olan ve kendi talebiyle İKRA GENÇLİK Birimi sorumlusu olan, biz gençlerle ilgilenmeyi tercih eden Erdoğan hocamıza bu vesileyle hem bize örnek olduğu için hem de yol gösterici olduğu için teşekkür ediyoruz.
Günlerden 17 Şubat Pazar ve yine şubatın soğuğunu iliklerimize kadar hissettiğimiz bir kış günü. Şahitli olan namazlardan biri olan sabah namazını Gençlik birimimizle zamanın ötesinde bir mimar olan Mimar Sinan’ın Çıraklık eserim dediği Şehzadebaşı Camii’nde eda ettik. Ardından hem lokasyon açısından, hem tasarım, incelik, zerafet yönlerinden ecdadı bir kere daha hayırla yad ettik. İlim Yayma Vakfı Vefa Yurdu Müdür Yardımcısı Feyyaz abimize bize rehberlik ettiği için bir kere daha bu vesileyle bize sağladığı imkanlardan dolayı teşekkür diyoruz.
Erken kalkan yol alır… Günümüz tüm hızıyla ve bereketiyle devam ederken Feyyaz Kalkan abimizin bize İlim Yayma Vakfında kahvaltı ikram etmesi içimizi ona karşı daha da ısındırdı:) Hiçbirimiz sıcak sütle yapılan mısır gevreğine ve daha nicelerine hayır diyemedik; ne de olsa kanımız kaynıyordu…
Bir yükseköğretim yurdu olan Mahmut Kemal İnal yurdumuzda derneğimizin de belki bize en büyük katkısı olan tecrübeli insanlarla, bir konu hakkında ehil ağabeylerimizle tanışma fırsatına sahip olduk. Bunlar kimler miydi? Türkiye yedincisi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 5. Sınıf öğrencisi Ahmet abimizden (Tıp okumakla kalmayıp, İngilizce hazırlık olduğundan bir sene kaybetmemek için yaz döneminde Tıp fakültesine gelmeden 3 ay gibi bir sürede İngilizce'ye çalışarak, hazırlığı geçebilmesi bizi ayrıca heyecanlandırdı.) ‘çok değil sürekli çalışılarak bir başarı sağlanabileceğini’; Türkiye 444.sü abimizden ‘İdealin aldığı puanlardan çok daha fazla önemli olduğunu’ öğrendik. Programımıza iştirak eden üniversiteye hazırlanan 8 kardeşimize moral ve motivasyon sağladıkları için Allah razı olsun. İnşallah bizlere de bu yolda İslamı yaşayan yol gösterici bir birey, kardeşlerimize rol-model bir abi olabilmeyi nasip etsin.
Vakfımızın belki de en dikkat çekici yerlerinden biri olan medrese bölümümüz yani aslında bir mana da mini külliye diyebileceğimiz yerleriydi. İçerisinde kütüphane, çalışma odaları, sohbet odalarının bulunduğu ayrıca branş branş odalara ayrılan medresede derslik başına öğrenci sayısının 10 dahi olmadığı, belki de ülkemizin en büyük sorunlarından biri olan eğitim sorunun neden çözülemediğinin nedenlerinden yalnızca birisi. Feyyaz abimizin bir sözü inceliği kulağımıza nakşetmek adına yeterli olur diye düşünüyorum; Ecdad der ki: ‘İnsanlar Camiyi hem maddi hem manevi temizliğin adresi bilmeli, camimizin önündeki çeşmelerden abdest alarak maddi temizliğini camide ise manevi temizliğini tamamlamalıdır’.
Kitaplarda, sohbetlerde oldukça duyduğumuz üç sözü hayatımıza bir mihenk taşı yapmak gerektiğini belki de bu programımızın özeti olarak söyleyebiliriz:
1) ’Kişi etrafında bulunan en yakın 5 arkadaşının ortalamasıdır.’ Bizi frenleyen değil aksine aktive eden bir arkadaşa sahip olmak, gerek başarı gerek ahlak, gerekse hayatın her alanında bizi daha ileriye taşır.
2) ’Geçmişini bilmeyen bir topluluk gelceğine yön veremez.’ Bize bu zamana kadar "ee, pis, kaka" denilen, unutturulmak istenilen atalarımızın aslında şu an rol-model almaya can attığımız Batıyı yüzyıllar öncesinden geçen bir ecdad olduğunu unutmamamız, unutturmamamız ve her zaman onların hedeflerine uygun, İlayı kelimetullah yolunda yaşamamız gerekir.
3) ‘Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak gerekir.’
Allah, bu programı tertip eden, destekleyen hocalarımızdan ve katılarak bizlerin içine umut tohumları atan kardeşlerimizden razı olsun. Nice güzel programlarda beraber olmak dileğiyle…