- İlim meşakkatli ve fedakarlık gerektiren bir yoldur. Buna hazır mısın?
- Evet, hazırım.
- Bunun için günde kaç saatini kitap okumaya ayıracaksın?
- Öğleden önce 4, öğleden sonra 4 ve akşamdan sonra 4 olmak üzere 12 saat ayıracağım.
- Bu vakit doktora diploması almaya ve kitap yazmaya yeter. Ancak bir âlim olmaya yetmez.
- Peki, ne kadar zaman ayırmam lazım?
- Bütün vaktini ayırman lazım.
- İlim için çalışacağım.
Evet, hocası ile arasında geçen bu konuşma Prof. Dr. Fuat Sezgin’in ilim hayatının başlangıcını teşkil eder. Bugün 91 yaşında olan Fuat Sezgin o günden beri günde 17 saat çalışarak ilmî faaliyetlerine devam eden bir âlimdir.
Prof. Dr. Fuat Sezgin’in onlarca eserinden bazıları şunlardır: - İslam’da Bilim ve Teknik (5 cilt) - İslam Uygarlığında Astronomi Coğrafya ve Denizcilik - Tanınmayan Büyük Çağ - İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi'nden - İslam Uygarlığında Mimari, Geometri, Fizik, Kimya, Tıp Saatler, Optik, Mineraller, Savaş Tekniği, Antik Objeler |
Üniversitede dinlediği bir derste hocasına sorduğu “İslam tarihinde önemli bir matematikçi var mı ki?” sorusuna aldığı şu cevap onun zihninde şimşekler çaktırmıştır: “İslam dünyasında; Yunanlılar ve Batılılar arasında çıkan ve büyük diye bildiğimiz kişilerden çok daha büyük matematik âlimleri yetişmiştir.” Oysa genç talebe Fuat Sezgin ilkokulda Müslümanların dünyayı bir öküzün boynuzunda taşıdığına inandıklarını öğrenmişti. Bununla birlikte bugün bilim adına bildiğimiz ne varsa bunların Batılı bilim adamlarınca ortaya konulduğu ona anlatılmıştı. O gün hocasından duydukları onun zihninde büyük bir soru işareti oluşturdu. O gece sabaha kadar uyuyamadı. Düşündükçe sorular çoğaldı ve bu mesele üzerinde çalışmaya karar verdi. Müslümanların bilimsel çalışmaları üzerinde yoğunlaşacak ve bu üzeri örtülmüş hazineyi açığa çıkararak tüm dünyaya gösterecekti. Fuat Sezgin o gün İslam Bilimleri Tarihi’ni yazmaya karar verdi. Ve gece gündüz bu yolda çalıştı.
İslam bilim tarihini ve Müslüman bilim adamlarının çalışmalarını ortaya koymak isteyen Fuat Sezgin, hocasının da tavsiyesiyle birçok dili öğrenir. Bu amaçla 27 dil öğrenen Sezgin, bugün kaç dil bildiği sorulduğunda “kaç dil biliyorum, bilmiyorum” cevabını veriyor. Sezgin hoca, ihtiyaç duyduğu dili 6 ay gibi kısa bir sürede öğrenebildiğini de ifade ediyor.
Fuat Sezgin, İslam Bilimleri Tarihi konulu ilmî çalışmalarını daha verimli yapmak amacıyla Türkiye’de Zeki Velidi Togan ile İslam Bilimleri Araştırmaları Enstitüsü’nü kurar. Ancak 27 Mayıs 1960 darbesi onu da vurur.
Bir sabah enstitüye giderken gazete satan bir çocuk, “Yazıyor, yazıyor! 147 profesörün üniversiteden atıldığını yazıyor!” sözlerini duyar. Merakla gazeteyi okuyunca atılan 147 profesörün arasında kendisinin de olduğunu görür. Ülkesinden ayrılmak istemez ancak ideal edindiği ilmî çalışmasını da yarım bırakmak istemez. Kısa bir süre sonra Frankfurt Goethe Üniversitesi’nde misafir profesör olarak ders vermeye başlar. Derslerini Almanca olarak anlatır. Disiplinli çalışması, işini ciddiyetle yapması ve örnek kişiliği ile herkesin takdirini kazanır.
Alman bilim adamlarının “Müslüman bir Türk” olduğu için önyargıyla bakmalarına rağmen çalışmalarını sürdürür ve “Arap-İslam İlimleri Tarihi” kitabının ilk cildini yayınlar. Kitap bilim dünyasında büyük beğeni görür. Sezgin, bilim çevrelerince daha büyük itibar görür. Kral Faysal Vakfı’ndan İslami Bilimler Ödülü’nü alır.
Fuat Sezgin, bundan sonra yaklaşık 60 ülkede fizik, kimya, biyoloji, hayvancılık, veterinerlik, ziraat, tıp, astronomi, coğrafya gibi alanlarda Müslüman bilim adamlarının ortaya koyduğu eser veya orijinal aletin peşine düşer. Birçok dil bildiği için tercümana ihtiyaç duymaz. Her eseri bizzat inceler. Kütüphane raflarında eskimeye yüz tutan yüzlerce orijinal eseri bulur ve insanların hizmetine sunar.
Fuat Sezgin, 1982’de Almanya’da Arap-İslam Bilimleri Tarihi Enstitüsü’nü kurar. Bir yıl sonra da aynı isimli müzeyi kurar. Müzede Arapça el yazmaların mikrofilm koleksiyonu ve 1300 kadar tıpkıbasımı vardır. Müze büyük bir kütüphaneyi de içinde barındırır. Müzede bilimsel araç gereçlerin örnekleri sergilenir. 800’ün üzerinde icadın bire bir modelleri ancak bu müzede bulunabilir. Bu yönüyle söz konusu müzenin dünyada bir benzeri yoktur. Bir yazar bu müze ile ilgili şu itirafta bulunur: “İslam medeniyet tarihini anlaşılır hâle getirmek için Müslümanlara bu müzeden daha güzel bir hediye veremezsiniz. Onlara uygarlıklarının 800 yıl sürdüğünü, görkemli olduğunu, utanılacak bir şey olmadığını başka bir şekilde gösteremezsiniz.”
Bütün dünyada büyük bir saygınlığa sahip olan Fuat Sezgin maalesef kendi ülkesinde aynı ilgi ve itibarı göremedi. Ta ki 2008 yılına kadar. Dönemin devlet yöneticilerinin isteği ile ülkesine dönen Fuat Sezgin, 2008’de İstanbul Gülhane Parkı içinde ‘İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi’ni kurdu. Müzede astronomi, coğrafya, deniz bilimleri, saat teknolojisi, geometri, optik, tıp, kimya, fizik ve mekanik, savaş teknolojisi ve mimarlık alanlarında Müslümanların ürettiği eser ve aletler sergileniyor. Yılların emeğini taşıyan bu müze bugün Müslüman gençlerin ilgisini bekliyor.
Fuat Sezgin, tam bir ilim adamı özelliği taşımakta. Az konuşmayı, az uyumayı, az yemeyi ama çok çalışmayı kendine ilke edinmiş. Yorulduğu zaman dinlenmek istediğini ancak zamanın hızla geçtiği endişesiyle hemen çalışmaya devam ettiğini belirtiyor. Haftanın her günü sabah erkenden çalışmalarına başladığını ve tatil yapmadığını ifade ediyor.