Okumak, Hayat Verecek Çağrıya “Evet” Demek

Okumak, Hayat Verecek Çağrıya “Evet” Demek
  • 14 Temmuz 2020
  • İkra Derneği

Okumak, Hayat Verecek Çağrıya “Evet” Demek

İnsana verilen lütufların başında, okuyabilme, okuduklarını anlatabilme kabiliyeti gelmektedir. Okumak, okumayı, “beyanı, düşünüp ifade etmeyi öğreten Rahman’a” (Rahman, 4) “kalemle yazmayı, insana bilmediğini öğreten Rabbimize” (Alâk, 4-5) bir teşekkürdür. Gözü verene görme minnetidir. Kulağı duyana işitme hediyesidir. İlâhî tecelliler sofrasından cömertlik devşirme niyazıdır. “Oku. Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı “alâk”dan yarattı. Oku! Senin Rabbin en cömert olandır.” (Alâk, 1) Kur’an’ın ilk ayetleri olan Alâk suresindeki “oku” emrinden sonra, kişinin hayrına, insanı Rabbin rızasına ulaştıracak her şeyin okunmasına işaret olmak üzere “neyin okunacağı” belirtilmemiştir. Fakat, okumanın Allah hesabına, O’nun adıyla olmasına vurgu yapılmıştır. Okumak, bizi var eden kudreti gündemimizde canlı tutma heyecanıdır. “Kaleme ve satır satır yazdıklarına” (Kalem, 1) yemin edilerek bir sureye başlanması, Kur’an’ın, ilim, irfan düzeyinde çok yüksek bir hedef çizdiğinin göstergesidir. Okumak neyi, niçin, nasıl okuyacağını bilmektir. Usulsüz vusul olmayacağı şuurunda olmaktır. Bize okuma şevkini kazandıran amillerin başında Kur’an’a inanmaklığımız gelmektedir. Elif cüzü ile başlar bu serüvenimiz... Okumak, hayat verecek çağrıya “evet” demektir. Çünkü Kur’an, insana diriltici hayat mesajıdır: “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Resûlü’nün çağrısına uyun.” (Enfal, 24) Peygamberimiz, içinde Kur’an okunan evi diriye, okunmayan evi de ölüye benzetmiştir. Kur’an okumak bir ibadet olarak ele alındığı için, onu anlamaya yönelik tüm okumalar ve talî çalışmalar da birer bereket vesilesi sayılmıştır. Okumak, aslında kitap üzerinden varlığı anlamadır. Kitapta kâtibi aramak; niyette yorulmak, amelde varmaktır. Dinlemek de bir okumaktır. Gözleri görmeyen bir insan için okumak ne demektir? Kulakları duymayan için dinlemek bir tür okumak demek değil midir? Şiirdir okumak, şairde “Şuara” makamının hakikatine ermektir. Hikâyedir okumak, Yusuf ’un keskin görüşüne, burhanına merdiven dayamaktır. Musikidir okumak, İbn Mesud avazına saygılılarca. Bilâl’in teslimiyetidir, çöle sinen bir ezan arşivinde. Yere sığmayıp göğe ağan bir yanık niyazdır okumak... Bir yankıdır okumak, asırlardan öte, aylardan beri… Ezanda Bilâl’i, mevlidde yeryüzüne doğan nebevî hilâli hatırlamak. Sese sonsuzluk aşısıdır okumak, minareleri yeryüzünden ziyade gökyüzü nüfusuna kaydettiren... Seste susma çığlığını çığlıkta sükut bestesini pişirmektir... Kıraattir okumak, dilde zeban, damarda ayet ayet, sure sure akan kana rengini veren... Zamansızlık sırrından üsare kapmaktır zamanı lütfedenin mevhibesinden... Yükselen/yükselten sözlere menba ağızlarda, bir ıslaklıktır okumak... Bir adam Peygamberimize gelerek; “Ey Allah’ın Resûlü! İslâm’ın nafile ibadetleri bana ağır geldi, devamlı yapabileceğim bir şey ver ki ona sarılayım” dedi. Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Dilin her zaman Allah’ı zikirle ıslak olsun.” (İbn Mâce, Edeb, 27) Süleyman Çelebi’nin kaleminden, okuyucunun billur sesinden bir övgüdür okumak... Övülenin övgüye lâyık ahlâkında seyri sülük yapmaktır.. Tekbirdir okumak, sesten bihaber Âdemoğluna... El ile kulağı ses ile icraatı taşra bilmemektir... Bir beyaz takke saflığıdır, euzü besmeleden önce saçları koruyan vesvese ışınlarından... Kıyamdır okumak, insaniyette kaim ve daim oluşa haşiye. Rükudur “Azîm” olanda azamet yalanlarımızı yakan... Secdedir okumak, sübhan’ın sohbetine kabulün nişanesidir... Ka’dedir miracın tahiyyatında hayatiyetimizi ölçen. Selâmdır okumak meleklere kadar bütün varlığın tesbih korosuna şahitlik eden. Gözyaşıdır okumak, okunandan sızan. 10 Rikkat yoksulluğunu lügattan çıkarmaktır. Haşyet icazetini devşirmektir. Takvaya vardıracak bir kımıldanıştır.. Zühdü doğuran bir sancıdır. Ahlâktır, ameldir. Bu yüzdendir “Allah’a en çok âlim kulların saygılı olması.” (Fatır, 35) Çiçekte sübhanı görüp koparamamaktır okumak. Elifte ülfeti, halvette celveti bulmaktır. İftarda fıtratı, sahurda teheccüdün sihrine uyanıştır. Yolculuğu sevenlerin kokusudur okumak. Yaratılıştan bugüne peygamberler ile akort edilmiş insanlık macerasını öğrenmektir. Bundandır âlimlerin ona doyamaması. Bundandır hatmedenlerin tekrar Fatiha’dan Nâs’a yola revan olmaları... Okumak, okumamanın ızdırabını duyup ona göre kıymet bilmektir. Endülüs’te, Gırnata kütüphanelerinin nadir el yazma kitaplarının yağmalanıp yakılmasının hicranını, yüreğine misafir edebilmektir. Modern çağda Bağdat kütüphanelerinin içinin boşaltılıp talan edilmesine üzülebilmektir. Okumak, okumaya giden yolların vasıtaların güzel olması da demektir. Müslüman, işini sağlam yapan, kaliteli icra eden kimsedir. Sanat ve estetik boyutu dikkate alınmadan bir kitabın okuyucuya sunulması ahlâkî bir erozyonu işaretler. İslâm’ın inceliklerinin okumaya dayalı arzı meselesinde, bu ayrıntı ihmal edilmemelidir. İnsanı menevî değerler, ilâhî lütuflar ile buluşturması, umut edilen bir telif çalışmasının gözü doyuracak estetiğe sahip olmadan piyasada arzı endam etmesi telif amacını ne kadar yansıtır? Okumak, amele dönüşen bir irfandır. Ariflerin kılı kırk yaran takva tecrübeleri sosyal inceliklerini hesaba katmadan sırf okuma üzerine bina edilen bir tefekkür ile ne kadar mesafe alabiliriz. Âlimin ilmi, arifin irfanı, mürşidin irşadındaki samimiyettir okumak. Göze basiret, söze letafettir. Okumak ağlayabilmektir. Huşuya ermek için de huşu kemerini giydikten sonra da ihmal edilmeyecek bir itiyattır. Okumak, hadiselerin arka plânını görebilme ferasetidir. Görünenden görünmesi gereken görünmeyeni bulmaktır. Bakmak tecrübesinden görmek feyzine ulaşabilmektir. Simalardan kalbi, bakışlardan niyeti okuyabilmektir. Okumak bazen kör olmamaktır. Gün gibi aşikâr gerçekleri dikkate almama basiretsizliği de değildir. Peygamberimizin (s.a.s.) ifadesiyle; “Bir delikten iki defa ısırılmamaktır.” Okumak, plân proje ile zamana yayılmış hedefler doğrultusunda sabırlı yürüyebilme sezgisidir. “Biz Kur’an’ı, insanlara dura dura okuyasın diye okumaya elverişli bölümlere ayırdık, yavaş yavaş peyderpey indirdik.” (İsra, 106) ayetindeki kuşatıcı tedriciliği bir eğitim metodu olarak benimseyebilmektir. Kahkahalarda boğulmayıp, ukbadaki tebessümlerle kananlardan olmaktır. Peşin ödüllere heveslendiğinden daha çok, baki mükâfatların izini sürme kararlılığı, ileriyi görebilme mevhibesidir. Okumak, buhranlı zamanların içinde “gel ne olursan ol” diyebilme umudunu özgüvenini dillendirebilmektir. Günahkâra lânet etme yerine, onun yarınlarında şekillenecek müjdelere konsantre olma vakarıdır. Zalime beddua etmeyi düşünürken aynı zamanda onun sulbünden gelecek nesillere merhamet edebilme yürekliliğidir. Şimdinin rahminden geleceğin aydınlığını seslendirebilmektir. Mekke tazyikinden hicret doğumunu, Medine muhasarasında âlem fütuhatını heceleyebilmektir. Okumak, başkalarına ışık olmaktır. Okutmak, bir infak rüyası bir sadaka bereketidir. Zenginin derunundaki ahiret yatırımıdır. Fakir fukaranın zeki evlâtlarına yardım elini uzatmak, onların dualarını sırat edinmektir. Çocuğunu okutmak için gurbetlerde iş gören, ayakkabısı delik, ceketi yamalı yurdumun insanınının geniş yüreğini görebilmektir. Evlâdım okusun diye sıcak çorbaya hasret sofralardan yarı tok kalkan anaların çilesini unutmamaktır. Okumak, nasırlı ellerdeki saflığa sırtını dönen okumuş evlâtların nankörlüğünü de akıldan çıkarmamaktır. Okumak, tarihten gelen bir vakıf tecrübemizi, taşradaki insanların şehirlerde okutulması geleneğimizi devam ettirebilmektir. Devlete millete olan vefamızı bir de bu terazide tartmaktır. Kariyer ve makam endişelerinin ötesine geçip yakine yükselten okumalara, amele dönüşen tefekkürlere ermek dileklerimizle...

 

Hüseyin Karaca​

Kaynakça: DİB Yayınları, Kitap Medeniyeti: Syf: 10-11