Müjdeler olsun! Öyle bir aya, öyle bir zaman dilimine ulaştık ki, Peygamber Efendimiz (sav) Yüce Allah’a o aya ulaşmak için dua etmiştir: “Allah’ım! Receb ve Şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan ayına ulaştır!”
Öyle bir aya ulaştık ki, o ayda kullar için rahmet ve mağfiret kapıları açılır; cehennem kapıları kapanır; insanları hak yoldan saptırmaya, kötülük ve günahlara boğmaya çalışan şeytanlar zincire vurulur; o aydaki bir gece, bin aydan daha hayırlı kılınarak kullara ikram üstüne ikram yapılır, hesapsız nimetler sunulur.
Bu aya ulaşıp da onu değerlendirmek, sevap hanelerini doldurmak, sadece oruçluların girebileceği Reyyan kapısından cennete girmeyi hak edebilmek ne büyük bir nimet, ne bereketli bir kazanç, ne güzel bir akıbettir. Yüce Allah’ın kullarını hesapsız nimetlere gark ettiği ve Sevgili Peygamberinin ulaşmak için dua ettiği bu aydan eli, gönlü ve amel defteri boş çıkmak ne büyük bir talihsizlik, ne büyük bir nasipsizlik, ne büyük bir bedbahtlıktır.
Neler Yapmalı, Neler Yapmamalı
Bu mübarek ayda neleri yapıp neleri yapmayalım ki, bu rahmet iklimini en büyük kazançla tamamlayalım; nasipsizlerden ve bedbahtlardan değil, günahları affolunup cennetle müjdelenen kimselerden olalım.
Bütün Benliğimiz ve Azalarımızla Oruç Tutalım
Şüphesiz Ramazan ayı dendiğinde akla ilk gelen, Rabbimizin (cc) kulları için kötülüklere ve cehenneme karşı bir kalkan kıldığı oruçtur. Elbette oruç, yemeyi ve içmeyi terk etmekten ibaret değildir; bilakis bütün benliğimiz ve azalarımızla Allah’ın razı olmayacağı düşüncelerden, sözlerden ve hareketlerden uzak durmaktır. Kalplerimizi kötü niyetlerden ve düşüncelerden arındırmak; gözlerimizle harama bakmamak; ellerimizi kötülüklere ve hakkımız olmayana uzatmamak; dilimizi zikir ve hayırlı sözler için kullanıp yalan, gıybet, iftira ve faydasız sözlerden korumak; kulaklarımızı boş ve kerih sözlere kapatmak; ayaklarımızı ancak hayırlı işlere koşturmaktır… İşte Rabbimizin karşılığında tahmin edemeyeceğimiz sevaplar vereceği ve tutanları cennetin en üstün mertebelerine taşıyacak oruç böyle bir oruçtur. Peygamber Efendimizi şöyle buyurmuştur:
"Oruç bir zırhtır/kalkandır. Oruçlu kimse kötü söz söylemesin ve cahillik yapmasın. Eğer herhangi bir kimse kendisiyle dövüşmeye yâhut sövüşmeye girişirse, ona iki defa 'Ben oruçluyum' desin. Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki, oruçlu ağzın kokusu, Yüce Allah katında misk kokusundan daha temizdir. Yüce Allah: Oruçlu kimse benim için yemesini, içmesini, cinsî arzusunu terk eder. Oruç, yalnız benim içindir / doğrudan doğruya benim için yapılan bir ibâdettir. Onun ecrini de doğrudan doğruya ben veririm. Hâlbuki diğer güzel amellerin hepsi on misli ile ödenir." (Buharî).
Ramazan Gecelerinin İhyası: Teravih Namazı
Ramazan ayı gündüzü ve gecesiyle mübarektir ve her iki zaman diliminin de değerlendirilmesi gerekir. Eskilerin deyimiyle “gündüzleri sâim (oruçlu), geceleri kâim (namazla)” geçirilmesi gerekir.
Nitekim bir hadis-i şeriflerinde Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyuruyor: "Şüphesiz Allah Ramazan orucunu farz kıldı. Ben de Ramazan gecelerini ihya etmeyi sünnet kıldım. Her kim inanarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek Ramazan'ı oruçla, gecelerini namazla ihya ederse, anasından doğduğu gün gibi günahlarından temizlenmiş olur" buyurmaktadır. (İbn Mâce, İbn Hanbel).
Büyük hadis âlimi Nevevî, "Ramazan gecelerini ihya etmenin, teravih namazını kılmakla hasıl olduğunu" zikreder. Bu nedenle ramazan gecelerini, “ramazan eğlenceleri” gibi bu ayın anlam ve kutsiyetiyle bağdaşmayan boş ve hatta dinen sakıncalı şeylerle heba etmek yerine, teravihle ihya etmeye gayret edilmelidir.
Ramazan Ayı Kur’an Ayı
“Ramazan öyle bir aydır ki, insanlara yol gösteren, doğrunun apaçık delillerini içeren ve doğruyu yanlıştan ayıran Kur’ân o ayda indirilmiştir…” (Bakara suresi: 185).
Kur’an, okuyanların kalbini nurlandırır ve Peygamber Efendimizin (sav) buyurduğu gibi kıyamet gününde onlara şefaatçi olur: “Kur’an’ı okuyunuz! Muhakkak ki o, kıyamet günü dostlarına şefaat edici olarak gelecektir.” (Müslim). Yine Efendimizin (sav) buyurduğu gibi okunan Kur’an’ın her harfine on sevap verilir: “Kur’an’ın hârikaları tükenmez. Çok okumakla eskimez. Onu okuyunuz. Çünkü Allah, onu okumanın her bir harfine karşılık (en az) on sevap verir.” (Hakim).
Ramazan ayında diğer ibadetlerde olduğu gibi Kur’an okumayı da çoğaltmak gerekir. Bunun yollarından biri de mukabeledir. Bilindiği gibi mukabele geleneği, ramazan aylarında her gece Cebrail ile Peygamber Efendimiz'in karşılıklı olarak o ana kadar gelen Kur'an ayetlerini okuyup kontrol etmelerine dayanır. Her sene bir defa tekrarlanan ayetler, yalnız son yıl iki defa okundu ve bu sebeple o seneye “arza-i ahira” (son arz etme/okuma) adı verildi. (Buhari, Müslim). Şüphesiz Kur’an-ı Kerim’i anlayarak, Rabbimizin söylediklerini bilerek okumak için bu mübarek ayda bir kere de meali ile birlikte okumak uygun olur.
Bir Gecelik Mesaiye Bin Aylık Maaş: Kadir Gecesi
“Doğrusu biz Kur’an’ı Kadir Gecesi’nde indirdik. Kadir Gecesi’nin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır. Melekler ve Cebrail o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler. O gece, tanyerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.” (Kadir suresi: 1-5).
Ramazan ayındaki en büyük lütuf ve fırsatlardan biri de Kadir gecesidir. Bizzat Yüce Allah bu gecenin bin aydan daha üstün olduğunu haber veriyor. Bin ay, 84 küsur yıl yapıyor. Yani ortalama bir ömür. Bu geceyi ibadetle geçirmek bir ömür boyu ibadet yapmak gibidir; hatta daha fazlasıdır. Çünkü bu gece bin ay gibi değil, bin aydan daha üstündür. Farklı hadislerde Kadir gecesinin ramazanın son on gününde, tek gecelerinde ve yirmi yedinci gecesinde olduğuna işaret edilmektedir. En güzeli en azından son on geceyi Kadir gecesi niyetiyle ihya etmektir. Unutmayalım ki, kadir gecesine isabet eden bir gecelik mesaiye Rabbimiz bir ömürlük ecir vermektedir.
Bu gecede yapılacak dualardan biri Hz. Aişe validemizden gelen şu dua olmalıdır: Hz. Aişe validemizin “Ey Allah’ın Rasulü! Kadir Gecesi’ne rastlarsam nasıl dua edeyim?” sorusuna Resulullah (s.a.v.): “Allahümme inneke afüvvün tühıbbü’l-afve fa’fu anni: Allah’ım sen çok affedicisin, affi seversin, beni affet, diye dua et.” (Tirmizi) buyurdu.
Rabbimizle Başbaşa: İtikâf
İtikâf, ramazan ayı içinde -ve bazen diğer zamanlarda da- günler ve geceler boyu bir camiye kapanarak bütün dünyevî faaliyetlerden uzak bir şekilde kendisini tamamen ibadete ve tefekküre vermek demektir. Hanımlar evlerinin bir odasında itikâfa girerler.
Hazret-i Aişe’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber, vefat edinceye kadar Ramazan’ın son on gününde itikâfa girmiştir. Vefatından sonra eşleri itikâfa girmeye devam ettiler.” (Buhârî, Müslim). Yine Hazret-i Aişe anlatıyor: “Resûlullah Ramazan ayında ibâdet husûsunda diğer aylarda görülmeyen bir gayret içerisinde olurdu. Ramazan’ın son on gününde ise kendisini çok daha fazla ibâdete verirdi. Bu günlerde geceyi ihyâ eder, âilesini uyandırır ve izârını bağlardı. (Yâni ibâdet için hazırlıklarını tamamlar ve büyük bir azimle Hakk’a yönelirdi.)” (Buhârî, Müslim).
Dünyamız Ramazan Olursa Âhiretimiz Bayram Olur
Rabbimiz ulaşmayı nasip ettiği bu mürarek ayı rızasına uygun olarak ve rızasını kazanacak şekilde değerlendirmeyi bizlere nasip etsin. Ancak unutmayalım ki, kulluğumuz ramazanla sınırlı değildir; onun için bu aydan elde edeceğimiz feyiz ve hızla, ibadetlerimize bir ömür boyu devam edelim. Yine unutmayalım ki, dünyası ramazan olanın, âhireti bayram olur.