Medeniyetimiz/Şehirlerimiz-Taşkent

Medeniyetimiz/Şehirlerimiz-Taşkent
  • 22 Ocak 2020
  • İkra Derneği

Medeniyetimiz/Şehirlerimiz-Taşkent

MEDENİYETİMİZ/ŞEHİRLERİMİZ

TAŞKENT-TAŞKEND

Medeniyetimiz ve Şehirlerimizde bu sayımızda Özbekistan’ın başkenti Taşkent’i ele aldık. Orta Asya’nın en güzel şehirlerinden biri olan Taşkent Özbekistan’ın başkentidir. Özbekistan’ın doğusunda yer alan şehir, geniş caddeleri, temiz sokakları ve düzenli bir mimariye sahip olması ile Sovyet döneminden bugüne Orta Asya’nın Paris’i olarak adlandırılmaktadır. Şehir 1966’da yaşanan deprem sonrası Sovyet şehir planlamacıları tarafından yeniden dizayn edilmiştir.

Taşkent, Eski Sovyetler Birliği’ndeki şehirler arasında Moskova, Leningrad (sonradan St.Petersburg olarak değiştirildi)  ve  Kiev’den sonra nüfus bakımından dördüncü sırada yer alırdı. 2006 yılı nüfus sayımına göre Taşkent’te 2 milyon 700 bin insan yaşamaktadır. Halen Orta Asya’nın en büyük şehridir.  Çirçik Vadisinde,

450-480 m yükseklikte kuruludur. Çirçik Nehrine bağlı birçok kanal şehrin içinden geçer. Tarihte Çaç, Çaçkent, Şaşkent ve Binkent gibi çeşitli isimlerle anılmıştır. Kuruluşunun milattan önce olduğu rivayet edilmektedir. Divan-ı Lugat-i Türk’te Taşkent’den ŞAŞ  Taşkend diye bahsedilir.

Batı-Doğu arasındaki kervan yolları üzerinde önemli bir ticaret ve el sanatları merkezi olmuştur. Taşkent Sekizinci yüzyıl başlarında Araplar tarafından fethedildi. 13.yy başlarında Moğolların eline geçinceye kadar Müslümanlar tarafından idare edildi. Bir süre Timurlular ve Şeybaniler tarafından idare edildikten sonra bağımsızlık kazandı. 1809’da Hokand Hanlığı tarafından ilhak edildi. 1865’te Rusların eline geçti. Ruslar zamanında 70.000 nüfuslu, surlarla çevrili bir ticaret merkeziydi. 1867’de yeni Türkistan valiliğinin idare merkezi yapılmasından sonra eski şehrin yanında modern bir şehir gelişti. 1917 Ekim devrimi sonrasında şehirde komünist yönetim kuruldu. Taşkent 1918’de ilan edilen yeni Türkistan Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin başşehri oldu. Özbekistan’ın bölünmesinden (1924) sonra ancak 1930’da tekrar başşehir oldu.

Taşkent günümüzde de eski Sovyetler Birliği sınırları arasında kalan Orta Asya topraklarının başlıca ekonomik ve kültürel merkezidir. Tarım ve tekstil makineleriyle, tekstil ürünleri en önemli sanayi dallarıdır. Şehirde pek çok yükseköğretim ve araştırma kurumu vardır. Özbek Bilimler Akademisi ve Navoy Halk Kütüphanesi başta gelen kurumlardır. 1966’daki büyük depreme rağmen ayakta kalan, Orta Asya ve Kazakistan Müslümanları Kurulunun merkezi olan Barakhan Medresesi de önemli tarihi eserlerin başında gelir. Nüfusun yaklaşık beşte dördü Özbek ve Rus olan Taşkent’te Tatar, Yahudi ve Ukraynalı azınlıklar da mevcuttur.

TAŞKENT’de ki İslam Eserleri

“Orta Asya’nın incisi” olarak bilinen Özbekistan, tarihi İpek Yolu güzergahında yer alıyor. Asırlar boyu kervanların geçiş noktalarından Özbekistan’da, eşsiz çinilerle bezenmiş medreseler, mavi kubbelerle örtülü külliyeler, kervansaraylar, camiler ve ünlü İslam alimlerinin kabirleri bulunuyor.

Türk ve İslam mimarisinin en nadide eserlerine ev sahipliği yapan ülke, son yıllarda inanç turizminin de yeni merkezlerinden biri haline geldi. İmam Buhari ve İmam Maturidi gibi birçok İslam aliminin türbesi, Özbekistan ve Taşkent’i ziyaret edenler için büyük öneme sahip.

İnanç turizmi bakımından ciddi potansiyele sahip olan Özbekistan’da Türk-İslâm medeniyetine ait çok sayıda tarihi eserin varlığı dikkati çekiyor. Ülkenin başşehri Taşkent’in yanı sıra Semerkand ve Buhara’daki İslam eserleri

adeta yıllara meydan okuyor. Burada, Tanrı Dağlarından Hira Dağına süren yolculuğun ruhunu hissetmek, İmam Buhari, İmam Tirmizi, İmam Maturidi, Ali Şir Nevai, M. Bahaeddin Şah-ı Nakşibendi, Ubeydullah Ahrar, Abdulhalik Gocduvani, Arif-i Rivgeri, Ali Ramitani, Emir Külal, M.İnciri Fagnevi’nin manevi atmosferini teneffüs etmek mümkün.

Ülkenin modern yüzünü simgeleyen başkent Taşkent›te, yüksek binaların, restoranların ve kafelerin yanı sıra farklı dönemleri yansıtan tarihi yapılara rastlamak mümkün. Taşkent’te, “Osman Mushafı” olarak bilinen, üzerine Hazreti Osman’ın kanının aktığı ifade edilen ceylan derisine yazılı Kur’an-ı Kerim’in muhafaza edildiği Hazret İmam (Hast-i İmam) Külliyesi görülmeye değer mekanların başında geliyor. Halife Hz. Osman döneminde yazılan bu Kur’an-ı Kerim, Emir Timur tarafından Irak’tan Semerkant’a getiriliyor fakat eski Sovyet döneminde Rusya’ya götürülüyor. Ulemaların talebi üzerine Kur’an-ı Kerim 1926 yılında yeniden Özbekistan’a getiriliyor.

Külliye içindeki görkemli yapılar arasında Barak Han Medresesi, İmam Buhari Medresesi, Tilla Şeyh Camisi ve Hazreti İmam Camii bulunuyor.

Taşkent, Sovyet döneminden kalan gri ve politik görüntüsünden sıyrılmış, ayrıca Orta Asya’ya özgü geleneksel Hint dokularıyla bezenmiş bir şekilde karşılıyor misafirlerini. Ve kabuğunu kırmış bir şekilde de büyümeye devam ediyor.

İslamiyet’in izleri derin bir şekilde medreselerde, camilerde ve hanlarda hissediliyor. 80 yıla yakın bir şekilde Komünizm ile yönetilmesine rağmen İslamiyet bu topraklardan silinmemiş ve Taşkent’e sıkı sıkıya bağlanmış durumda, eğer bir gezi planlıyorsanız rotanıza Taşkent’i de eklemenizi tavsiye ediyorum.