Kur’a’n-ı Kerim Yüce Allah tarafından Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (sav) gönderilen son ilahi kitaptır. İlk insan Hz. Adem’den (as) itibaren, Yüce Allah’ın insanlığın yolunu aydınlatmak için lütfettiği nur ve hidayet halkasının sonuncusudur. Allah’tan korkanlar ve nefsinin arzularına uymayanlar için bir hidayet kaynağıdır: “Elif Lâm Mîm. Bu, kendisinde şüphe olmayan ve muttakîler için de hidayet kaynağı olan bir kitaptır.” (Bakara suresi: 1-2).
Kendisine iman edip tâbi olanları, her türlü sapkınlığın ve kötülüğün karanlıklarından çıkartıp, imanın, doğruluğun ve güzelliğin aydınlığına ulaştırır: “İnsanları rablerinin izniyle karanlıklardan aydınlığa, aziz ve övgüye lâyık olan Allah’ın yoluna çıkarman için bu Kitab’ı indirdik.” (İbrâhîm suresi: 1).
Yüce kitabımızın muhatabı bütün insanlardır ve gayesi de insanlığın dünya ve ahiret mutluluğunu sağlamaktır. Bu gayeye ulaşabilmemiz için Kur’an’ı okumamız, anlamamız, emir ve yasaklarına uymamız, yani yaşamamız gerekir. Tabi O’nun Allah katından gelen ilahi bir kitap olduğuna gönülden iman ederek ve sarsılmaz bir imanla bağlanarak. Kur’an-ı Kerim’e iman etmek demek, O’nun emir ve talimatlarına uymayı, yasakladıklarından da kaçınmayı taahhüt etmek demektir. Yani yaşantımı, ticaretimi, ilişkilerimi… artık Kur’an’ın söylediklerine göre düzenleyeceğime söz veriyorum demektir.
Peki buna söz vermek, hayatımı Kur’an’a göre düzenleyeceğim demek neyi gerektirir. Elbette Kur’an’ı öğrenmeyi, okumayı, O’nun emir ve yasaklarını bilmeyi. Peygamberimiz (sav), Hz. Osman bin Affan’dan (R.Anh) rivayet edilen bir hadisi şerifte “sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğreteninizdir” buyurmaktadır. Daha bununla ilgili pek çok ayet ve hadis-i şerif vardır. Kuranı hep okuyacağız ve iyi bir müslüman olabilmek için yaşayacağız. Bir müslüman hangi meslekten olursa olsun Kur’an’ı daima muhatap almak ve söylediklerini yaşamak zorundadır.
Buradan anlıyoruz ki, Kur’an’ı okumak demek, sadece yüzünden okumak değildir. Anlamını bilmeden, içindeki emir ve yasakların neler olduğunu öğrenmeden Kur’an okumak çok eksik bir okumadır. Her müslüman imkanları ölçüsünde Kur’an’ın anlamını da öğrenmeye çalışmalıdır. Yüce Allah’ın ona neleri emrettiğini, neleri yasakladığını bilmek için gayret etmelidir. İman ettiği kitabın emir ve yasaklarını bilen müslüman, bildiklerini uygulamaya da yönelecektir.
Kur’an’da Mü’minin Özellikleri adlı kitabı okuduğumda bir müslümanın annesine, babasına, ailesine, çocuklarına, akraba ve komşularına karşı nasıl davranması, hatta ticarette, alış verişte nasıl olması gerektiğini okuyunca çok etkilenmiştim. Hiç unutmuyorum, gece geç saatlerdi, okuduklarımın etkisiyle dargın olduğum bir akrabamı aradım, hal hatır sordum, o da çok mutlu oldu.
Şüphesiz Kur’an’dan en azından belli sureleri/ayetleri ezberlemek gerekir; çünkü namaz kılmak için bu zorunludur. İşte hiç olmazsa namazda okuyacağımız bu surelerin ve ayetlerin mealini bilip ezberlemek de çok uygun olur. Bu, namazı daha huşu ile kılmamıza vesile olur. İçinde bulunduğumuz Ramazan ayı Kur’an ayıdır, Kur’an’ın indiği aydır. Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır…” (Bakara suresi: 185).
Bu ayı fırsat bilerek Kur’an’a daha sıkı yapışalım. Çünkü kâinatın Yaratıcısı, hayatımızı nasıl yaşayacağımızı tarif eder Kur’an’da. O’nu okumamızı, anlamamızı ister. Onun bizi ne kadar sevdiğini anlamak için Kur’an’ı sürekli okuyalım. Bir şeyi daha yapalım; kitapların anası Kur’an’ı anlamamızı sağlayacak kitapları da okuyalım. Rabbim bizleri Kur’an’ı okuyan, anlayan ve yaşayanlardan eylesin. Âmin!
Yazan: Yakup Yemez