KIŞ GELİYOR KOCAALİ, ÇAY KOY; OKUYACAĞIZ!

KIŞ GELİYOR KOCAALİ, ÇAY KOY; OKUYACAĞIZ!
  • 15 Ekim 2017
  • İkra Derneği

KIŞ GELİYOR KOCAALİ, ÇAY KOY; OKUYACAĞIZ!

KIŞ GELİYOR KOCAALİ, ÇAY KOY; OKUYACAĞIZ!

                İKRA DERNEĞİ yeni hedeflerine doğru yol alıyor. Bu vesile ile Sakarya ilinin Kocaali ilçesinde temsilcilik açmanın ilk adımları atıldı. Bir süre önce Kocaali’ye yerleşen eski Esenler Şube Başkanımız Yakup YEMEZ abimiz, Derneğimizin programı çerçevesinde çalışmalara başlamıştı. Bu çalışmaların artık bir temsilcilik halini alması için İKRA Derneği Genel Merkezi olarak Kocaali’de bir program gerçekleştirdik. Ömer DÖNGELOĞLU hocamızın konuşmacı olarak katıldığı “Kitap ve Müslüman” konulu programımız 11 Ekim Çarşamba akşamı Kocaali Belediyesi Düğün Salonu’nda icra edildi.

               İstanbul’dan 11 kişilik bir ekiple yola çıktık ve Kocaali’de ilk durağımız Kocaali Belediyesi oldu. Belediye Başkanı Sayın Ahmet ACAR beyi makamında ziyaret ettik ve kendisiyle çeşitli konularda hasbihal ettik. Kendisi de bir kitap aşığı olan Sayın Başkan, Yakup YEMEZ abimiz vesilesi ile zaten Derneğimizi tanıyor ve Derneğimizin faaliyet alanlarına giren konularda da desteklerini esirgemiyor. Ziyaretimizden hemen önce de üniversiteli gençler ile bir toplantı yapmış.

                Akşam namazına müteakip 19:30’da başlayan ve sunuculuğunu Av. Halil KENDİR hocamızın yaptığı programımız Başakşehir Şube Başkanımız Vahdet TURHAN hocamızın Kur’ân-ı Kerim tilâveti ile başladı.

                Halil KENDİR takdim konuşmasında “Okumak, sadece ilkokuldan üniversiteye bir tahsil süreci değil, her yaşa ve mesleğe hitap ediyor. Okumadığımız için unuttuk. İnsan nedir? Düşünen varlık. O zaman düşünmek için, okumalı ama neyi, nasıl, nerden … okumalı? İşte İKRA DERNEĞİ bütün bunlara ışık tutmak ve yol açmak için var olduğunu” ifade etti ve kürsüye selamlama konuşması yapması için Genel Başkanımız Sayın Mehmet ÇELİK beyi davet etti.

                Sayın Çelik, Kocaalili misafirlerimizi selamlayarak, İKRA Derneğimizin kuruluş felsefesini ve kurulurken sahasında uzman hocalarla yaptığımız istişarelerden bahsetti ve İKRA’nın halihazırdaki çalışmalarından bahsetti. 

Mehmet ÇELİK beyin ardından kürsüye çıkan Belediye Başkanı Ahmet ACAR bey ise kısa bir selamlama konuşması yaparak İstanbul’dan kalkarak sadece kitap okumak ve okutmak amacıyla uzun yollar tepen ve bu uğurda gayret sarf eden İKRA’lılara teşekkür ederek, çalışmalarında başarılar diledi.

Ardından kitap okumanın ve okumamanın önem ve sonuçlarının anlatıldığı ve İKRA Derneğinin kuruluşundan, amacından ve çalışmalarından bahseden bir VTR izlendi. VTR’nin ardından ise kürsüye gecenin asıl konuğu olan Ömer DÖNGELOĞLU hocamız teşrif etti. Döngeloğlu hocamızın konuşmalarından bazı kesitler:

*** Allah insanla iletişim kurmak için, konuşmak için kitabı seçmiş, kitap vermiş. Bize verilen Kitap hem dünyamız, hem de ahiretimiz için lazımdır ve bu kitap bütün zamanlara hitap eder. Allah, son konuşmasında bu kitabı indirirken ilk ayeti “İKRA (OKU)” diye başlamış; secde et diyerek de başlayabilirdi.

                *** Okumayan bir topluma, sözlü kültürü olan bir topluma “Nun.  Ve’l-kalemi ve mâ yesturune. (Nun, kaleme ve satır satır yazılanlara andolsun”, diye yemin ederek kalemin ve yazılanların önemine işaret edilmiş. Ve bunun önemini idrak ederek yetişen bir insan, Elmalılı İbrahim Efendi var, eski müftülerden. Bu zatla alâkalı Emrullah HATİPOĞLU hocaefendi bir hatıratını anlatıyor:

                İbrahim Efendi bir gün Sultan Ahmet Camiinde vaaz verecek ama cami yardıma muhtaç bir halde, şimdiki gibi merdiven falan yok. Vaaz vermek için üstüne çıkmak üzere tahta bir kasa veriyorlar. Çıkarken görüyor ki kasanın üzerinde fiyat yazıyor yani rakamlar var. Bunun üzerine “Kasayı kaldırın, üzerinde harfler var. Allah (cc)’dan insana emanet edilen yazı varken üzerine çıkamam.”

                *** Yazı sınırımızı çizer. Söz unutulur, yazı unutulmaz. Dil yalana kayabilir ama 50 yıl önceki yazılan bir yazı aynıdır.

                *** İnsanlarla hayvanları ayıran şeyin akıl/düşünmek olduğunu söylerler. Değil, hayvanlar da düşünür, zararını, kârını düşünür, bir idrak var onlarda da. Dolayısıyla insanı hayvandan ayıran en önemli şey; Allah (cc)’ın insanlara bir kitap göndermesidir.

                *** Eksik kaldığımız yeri bir türlü göremiyoruz. Nedir o? “OKU”. Okuma ihtiyacımız olduğunu fikretmemiz gerekiyor. Bir Türk günde 6-7 saat Tv izliyor, 4-5 saat nette takılıyor ama 15 sayfa okumuyor. Okumayan ne bilir?

                *** Peygamber Efendimiz, kitabı okuyanlara, ilim tahsil edenlere, Suffe ehline ayrı bir değer vermiştir. Bu değeri gösteren bir örnek; Uhud savaşında Peygamber Efendimiz (sav)’in amcası Hz. Hamza, Musab b. Umeyr ve sahabenin önde gelenleri şehit olduğunda Cebrail (as) Peygamberimize (sav) gelip, isterse onları şehit edenleri Allah (cc)’ın helak edeceğini söyler; ancak Efendimiz, Taif’te dediği gibi; ”onlar bilmiyorlar, belki nesillerinden hidayete erenler olur” der ve beddua etmez. Ama Bir-i Maune denen olayda –ki Amiroğulları yurdu ile Süleymoğulları yurdu arasında bulunan Maune kuyusunun yakınında meydana geldiği için böyle isimlendirilmiştir- bir rivayete göre 40, bir rivayete göre 70 Suffe ehlinin bir kavme eğiticilik yapmak üzere gönderilip, ihanete uğramaları ve tamamının şehit edilmesi üzerine Efendimiz (sav) onları şehit edenlere bir ay boyunca sabah namazlarında beddua etmiştir.

                *** 1998 yılında Ordu ilinin Alankent ilçesine giderken bir tarla kenarında bir mezar taşı gördük. Sarı Hoca lakaplı, Demir Hafız da denilen birine aitmiş mezar. O mezarda yatan kişi ile alâkalı 75 yaşında bir amca şunları anlattı: Bu amca çocukken yani Kur’ân okumanın yasak olduğu yıllarda Sarı Hoca Rize’den kalkar gelir, Rize’de tanındığı ve bu nedenle Kur’an öğretemediği için Alankentte çocuklara Kur’ân okumayı öğretir. Köylüden habis ruhlu biri şikâyet eder ve jandarma gelir hocayı bir daha Kur’ân öğretmesin diye dövüp serbest bırakırlar. Hoca ise, bir müddet sonra “Kendinde ilim olup da saklayana Allah lanet etmiş. Beni öldürseler bile talebe yetiştirmeye devam edeceğim” diyerek talebe yetiştirmeye devam eder. Yine bir şikâyet üzerine derdest edilerek, sarığı boynuna geçirilir ve kasabaya götürülmek üzere herkesin gözü önünde sürüklenir. Ertesi gün bu mezarın olduğu yerde cesedi bulunur. Kimi kimsesi olup olmadığı bilinmediği için buraya defnedilmiştir.”

                *** Musab bin Umeyr nasıl ki Medine’ye gidip eğiticilik yaptıysa, tebliğde bulunduysa İKRA’nın girmediği ev kalmayacak. Okursanız dünya sizi dinleyecek, okumazsanız siz Stephen Hawking’i okur, izlersiniz. Bizler büyük bir medeniyetin sahibiyiz. Ne zaman ki okumayı bıraktık medeniyet elimizden kaydı gitti.

          *** Peygamberimiz (sav) buyurmuş: Bir köşede ibadetle meşgul olanlara “hayırlı meclis” derken; başka bir köşede ilim mütalaa edenler için “en hayırlı meclis” ifadesini kullanmış. Bir saat tefekkür, bir yıl zâhid ibadetinden evladır.

 

Döngeloğlu hocamız, konuşmasını Üstad Bediüzzaman’ın “Keçeli, çay koy, yeniden başlıyoruz” demesinden mülhem Kocaaliler’e şöyle seslendi: “Kış yaklaşıyor Kocaali, çay koy okuyacağız. Bu kış herkes Kur’ân’ı mealiyle beraber okusun, okuyalım. Ne duydun, ne okudun, ne anladın … bunları konuşalım sohbet meclislerimizde.

          Program sonunda Kocaali’nde İKRA faaliyetini yerine getiren arkadaşlara plaket takdim edildi.

          Kocaali Belediye Başkanı Ahmet ACAR bey, Yakup YEMEZ beye;

          Kocaali İlçe Müftüsü Ahmet HALICIOĞLU bey, Şeref BİRYAN ve Selahaddin KISA beylere;

          Ömer DÖNGELOĞLU hoca, Aydın AY ve Cemal ŞAN beylere;

          Kocaali Ak Parti İlçe Başkanı Ersan DEMİR bey, Tayfun KABA ve İsmail ARSLAN beylere plaketlerini takdim ettiler.

Kocaman yürekli insanların memleketi KOCAALi’den, “KİTABIN SESİNE KULAK VER”ecek olan Kocaalilerden çok şeyler almış, yeni yeni güzellikleri tanımış ve heyecanla donanmış olarak döndük İstanbul’a. En kısa zamanda İKRA Derneği Kocaali Temsilciliği’nin güzel çalışmalarını ve haberlerini paylaşmak dileği ve duası ile…