EN İYİ DOST

EN İYİ DOST
  • 25 Nisan 2020
  • İkra Derneği

EN İYİ DOST

Öğretmen öğrencilere kitabın iyi bir arkadaş olduğunu anlatmış. Sonra da sormuş: Söyleyin bakalım, kitap neden iyi arkadaştır? Arka sıralardan bir çocuk yanıt vermiş: Borç istemez de ondan öğretmenim...

Evet, menfaati olmayan dostlarımızdandır kitap. İnsanı incitmeyen, onlara aklı ve psikolojisi doğrultusunda cevaplar verebilen faydalı bilgi kaynağıdır. Bilgi edinmenin en geçerli yoludur kitap.

Okumak deyince aklınıza ne geliyor? Kitap okumak, Kur’an-ı Kerim okumak, hayatı okumak… Okumak, raftan rastgele alınan bir kitapla yapılacak bir eylem değildir. Ruhumuza, aklımıza en çok dokunanı okumaktır anlaşılması gereken. Kitap okumak ne kadar zor görünse de bir o kadar da kolaydır. Onu zorlaştıran henüz başlayamamamızdır.

Okuduğunu anlamalısın ki, okuduğun kelimeler havada kalmasın, parçası olsun hayatının. Çünkü okumak bizi karanlıktan aydınlığa çıkaran yolumuzdaki ışıktır. İstersek onu hayatımızın bir parçası haline getirebiliriz.

 İnsanlar, hiçbir bilgiye sahip olmadan doğar. Yaşamı boyunca birçok bilgi öğrenir. Başarının sırrı da okumaktır. Okulda olduğu kadar hayatta da başarının en önde gelen şartlarından biri yine okumaktır. Hiçbir şey, okumanın yerini tutamaz. Kültürlü, ahlaklı, dürüst bir insan olmanın  yolu okumaktır.

Okuma olayı bir uzun yolculuktur; beşikle başlar, mezarla biter. Okulla beraber biten okumalar yarıda kalmıştır. Okuma iğneyle kuyu kazmaktır; kararlılık ister, sabır ister. Okuma bir arayıştır; hakikati, doğruyu, güzeli arayış. Her arayış, içinde bulma heyecanını barındırır.  Umut ve heyecan, okumanın ayrılmaz iki vasfıdır. Okuma insanlığın, umut ve heyecan da canlılığın şartıdır.

İnsanın öğrenme ve kendini geliştirme isteği çocukluktan itibaren başlar. Okumaya başladığımız andan itibaren fikir yapımız, hayal dünyamız ve sözcük darağacımız gelişmeye başlar. İnsan için öğrenmenin en kolay ve en etkili yolu kitap okumaktır.

Okumak, cehaletin farkına vararak bilginin gücünü hissetmektir. İnsanlar düşünerek yaşamlarını sürdürürler. Düşünmek ve bilmek için de okumak gerekir.

İnsanlık için okumak her zaman önemli bir yer tutmuştur medeniyetler tarihinde. Geçmiş medeniyetlere baktığımız da büyük kitaplıkları ve kütüphaneleri olmayan uygarlık yoktur. Her okuduğumuz kitap bize ayrı bir düşünce ve renk katar.  Yolumuzu aydınlatan bu düşünceler ışığının kaynağı olan kandiller gibidir kitaplar. Gelişen toplumlara baktığımızda okuma oranlarının çok yüksek olduğunu görürüz. Bu toplumlar ilim, bilim ve teknoloji alanlarında ileri seviyededirler.

Okuma yazma oranları düşük cahil toplumlar, günümüz şartlarında rahat bir yaşam süremezler ve geri kalmaya mahkûmdurlar. Cehalet, bilginin düşmanıdır. Ancak okuyan milletler cehaleti yenebilir. Okumak bilgimizi arttıran, ufkumuzu genişleten ve güzel düşüncelere sahip olmamıza yarayan ALLAH’ın bize verdiği en güzel lütuf ve ilahi emirdir.

 Kitap okumak, ilk insandan beri sürdürülen ve insan olmanın gerektirdiği bir eylemdir. Okumanın asla sonu yoktur. Ne kadar okursan o kadar iyidir ve sana o kadar çok şey katar. Yani hayatının sonuna kadar okuyabilirsin/okumalısın. Okuyan insan her zaman bilgili ve hayatında başarılı olur. Bilgi çağında yaşıyoruz ve bizim en fazla bilgi toplayacağımız şeyler kitaplarımızdır. Okumak ruhu yüceltir ve insanlar size daha fazla değer verir. Cahillikten kurtulmanın yolu kitapları okumaktan geçer.

Peki, okumanın insana kattığı artılar nasıl anlaşılır? İnsan bir kitabı okuduktan sonra eskisinden daha akıllı hareket edebilmeli, başkalarının sözüne aldanmadan her şeyi daha açık görmeye, daha derin hissetmeye başlamalıdır. Güzelliği daha çok anladım, daha nazik, daha neşeli, daha mutlu oldum diyebilmelidir. Düşüncelerim gelişti, hayatı ve insanları daha iyi kavradım, yaşama gücüm, hayata karşı cesaretim daha da arttı diyebilmelidir. O zaman okuma boşa gitmemiştir

Okuyarak olayların ve gelişmelerin iç yüzünü öğrenen bir kişi, öncelikle kendine olan güvenini artırır. Bu ise aynı zamanda düşünce ufkunu geliştirip, geniş bir görüş açısı sağlayarak, olayları inceleme yeteneği kazandırır. Ayrıca okuyan kişiler çok okumanın beraberinde getirdiği zengin kelime dağarcığına sahip oldukları için, hikmetli ve etkileyici konuşarak hitap ettikleri kişilerde etki de uyandırırlar. Bu etki ise insanlarla ilişkileri güçlendirmekte, kişiye daha sosyal bir karakter kazandırmaktadır. Dahası, geniş kelime dağarcığı, insanın daha fazla kavramla düşünebilmesini de sağlar. Yani düşünce kapasitesini ve kültür düzeyini artırır. Boş zamanlarını, çoğu zaman hiçbir yararlı bilgi aktarmayan televizyon karşısında geçirmek yerine kitap okuyarak değerlendiren bu kişiler, edindikleri bilgi ve kültür sonucunda aynı zamanda toplum içinde etkin bir kişiliğe sahip olurlar. Tüm bu özellikler, kişilerin öncelikle kendileri için okumaları gerektiğinin çok önemli bir göstergesidir. Okuyarak kendini geliştiren kişiler elbette çevrelerinde gelişen olaylara da hakim olacak, bu durum toplumda yanlış işlerin yapılmasının önünde bir set oluşturacak ve böylece toplumsal bir ilerleme sağlanacaktır.

Kitap okumayı rastgele, gevşek ve yorgun bir kafa ile yapıyorsanız, okumaktan beklenen faydanın elde edilmesi mümkün değildir. Okumayı düşünce izlemedikçe bu okuma boşuna yapılmıştır. Emekler boşa gitmiştir.  Yıllar boşuna harcanmıştır. Eller boşu boşuna kitap yapraklarını çevirmiştir. Bu bir bakıma anlamsızlıktır.

Toplum olarak bizler kitap okumalı ve bizden küçüklere kitap okuma alışkanlığını kazandırmalıyız ki, bugünün küçükleri büyüdüklerinde bu ülkenin bulunduğu durumu anlasınlar ve modern refah seviyesine ulaştırabilsinler.

İnsanların kişisel gelişimlerini tamamlamaları için güncel yaşamda belirli aktiviteler yapmaları gerekmektedir. Bu aktivitelerden sadece bir tanesi ise kitap okumaktır. Kitap okuyarak ruhumuzun derinliklerindeki o çocuğu büyütebilir ve görüşlerimizi değiştirebiliriz.

Okumayan insan yaprak dökmüş ağaç gibidir; okuyan da yeşermiş bir ağaçtır meyve veren. Yeşerelim ki hayatı emin adımlarla yürüyelim.

UNUTMAYALIM!

İNSAN BEYNİ DEĞİRMEN TAŞINA BENZER, İÇİNE YENİ ŞEYLER ATMAZSANIZ KENDİ KENDİNİ ÖĞÜTÜR (İBNİ HALDUN)

 

                                                                                   Yazan: İhsan KARADAŞ