ÇOCUKLARIMIZI NASIL YETİŞTİRELİM

ÇOCUKLARIMIZI NASIL YETİŞTİRELİM
  • 16 Haziran 2020
  • İkra Derneği

ÇOCUKLARIMIZI NASIL YETİŞTİRELİM

Çocuk; cennet kokulu çiçek, anne baba için cennetin anahtarı, ailenin huzur kaynağı, evlerin neşesi ve neslimizin devamıdır. Çocuk eğitimini; evlilik dönemi,  anne karnındaki dönem ve doğum, altı yaşına kadar olan dönem ve ergenliğe kadar olan dönem olarak ele alabiliriz.

a) Evlilik dönemi: Bu konuda eş seçimi çok önemlidir. Efendimiz (s.a.v.) “kadınla şu dört şey için evlenilir: Malı için, asaleti için, güzelliği için ve dini için. Sen dindar olanı tercih et, mesut olursun” buyurmuşlardır (İbn-i Mâce). Seçilen eş, hem kadın  hem erkek için çok önemlidir. Neslin devamının  ilk temelleri burada atılmaktadır.

b) Anne karnındaki dönem ve doğum: Çocuğun eğitimi klasik tabirle anne karnında başlar. Bu dönemde helal ve haramlara daha çok dikkat edilmeli, hal ve hareketlere  çeki düzen verilmelidir. Bir sohbette annenin hamilelik döneminde okuduğu Kur’an sayfalarının, çocuk tarafından algılandığını ve çocuğun altı, yedi yaşlarında hafızlık yaptığı dönemde, bu sayfaları çok daha hızlı ezberlediğini duymuştum. Bu olay anne karnındaki eğitimin önemini anlatmak için kâfi gelecektir.

Çocuğun doğumu ile ailenin çocuğa karşı sorumluluğu  artarak devam etmektedir. Sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okunması, güzel bir isim konulması, imkân ölçüsünde akika kurbanı kesilmesi  v.b. gibi hususlar anne babanın çocuğa karşı yerine getirmeye özen göstermesi gereken sorumluluklardır. Dikkat edilmesi gereken önemli hususlardan biri de  çocuklar arasında adil olma, erkek ve kız çocuklar arasında ayrım yapmamadır. Peygamber Efendimiz (a.s) “çocuklarınızın  arasını eşit tutun, eğer ben birini üstün tutacak olsam kızları üstün tutardım” buyurmaktadır (Buhari). Çocuklar arasında adil olmak ile ilgili Efendimiz’den (a.s) gelen bir rivayet de şöyledir: Bir keresinde torunu Hasan  Peygamber Efendimiz’den (a.s) su ister. O esnada diğer torunu Hüseyin de uyanır ve o da su ister. Peygamber Efendimiz (a.s) suyu Hasan’a verir. Kızı Fatıma babasına (a.s); Hüseyin’i daha mı az seviyorsun, der. Peygamber Efendimiz (a.s) “hayır suyu önce Hasan istedi ve ona verdim” buyurdular. Bu da çocuklar arasındaki adalete çok güzel bir örnektir. 

c) Altı  yaşına kadar olan dönem: Çocuklar için bu zaman dilimi,  gördüğü duyduğu her şeyi hafızaya aldığı bir dönem olduğundan, çocuklara bu dönemde dini eğitimi ince ince, nakış nakış işleyerek, göstererek, en önemlisi de yaşayarak vermeye gayret etmeliyiz.  Dikkat edilecek önemli hususlardan biri de çocuklara dini eğitimi, sevdirerek, nedenini, nasılını, anlatarak vermeye çalışmalıyız. Şu husus muhafazakâr ailelerin çok karşılaştığı sorunlardan biridir: Mesela, çocuk evde aile baskısıyla namazlarını kılmaya, dini sorumluluklarını yerine getirmeye çalışır; ama yalnız kaldığında namazı terk eder veya gevşek davranır. Bunun altında yatan neden genelde, dini eğitimi anlatarak, yaşayarak değil de baskı yolu ile vermeye çalışmaktan kaynaklanmaktadır. Ama sonuçta bu yaşlarda çocuğun dini eğitimine özel bir önem verilmelidir. Ağaç yaş iken eğilir düsturundan ve Peygamber Efendimizin “çocukları küçük yaşta namaza alıştırın” buyruğundan yola çıkarak ahlaki ve dini eğitime çok önem vermeliyiz. Rabbimizin “yakıtı taşlar ve insanlar” olduğunu bildirdiği cehennemden kendimizi ve ailemizi korumaya çalışmalıyız 

d) Ergenlik Dönemi: Her dönemin zorlukları vardır; fakat ergenlik dönemi daha meşakkatli ve sabır gösterilmesi gereken bir dönemdir.  Ergenlik; somut düşünmenin yerini soyut düşüncenin aldığı, dini şuurun uyandığı dönemdir. Bu dönem, gençlerin bebek kadar hassas ve kırılgan oldukları için, ikinci doğum olarak da adlandırırlar. Gençler bu dönemde ailelerinden uzaklaşıp daha çok arkadaşlarının ve çevresinin etkisine girmektedir. Kararlarını kendisinin almak istediği ve sorumluluktan kaçtıkları dönemdir. Bu dönemde bir çok soruya cevap ararlar. Bu dönemde karşılaşılabilecek problemlerin en önemli çözüm yolu, gençlerle sağlıklı bir iletişim kurmaktır. Bu konudaki en güzel örneklerden bir tanesi, Peygamber Efendimize gelerek zina için izin isteyen genç sahabinin örneğidir. Efendimiz (a.s) hiçbir sert ifade kullanmadan genç ile sağlıklı bir iletişim kurarak ve genci empati yapmaya yönlendirerek hatasından dönmesini sağlamıştır.

Yaşadığımız dönemin şartlarına göre gençleri anlamaya çalışıp, onlara sorunlarını çözme hususunda yardımcı olmalıyız. İletişim bağlarını kuvvetlendirmek ve en önemlisi onlara iyi bir model olmak, problemlerin çözmünde bizlere yardımcı olacaktır. Allah-u  Teala Peygamberimize hitaben  “Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi” (Âl-i İmran suresi: 159) buyurmuştur. Başka bir ayet-i celilede Rabbimiz  “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?” (Saff suresi: 2) buyurarak bizleri model olma konusunda ikaz etmektedir. Çünkü yapmadığımız şeyleri emir veya tavsiye etmenin gençler karşısında hiç bir ciddiyeti ve etkisi olmayacaktır. Kal dilinin yanında, hatta daha çok hal dilini kullanmalıyız. Kolay olan; tavsiye etmek, ikaz etmek, nasihat etmektir. Zor olan; örnek olmak, rol model olmaktır. Yani zora talip olmalıyız. Rabbim zorlarımızı kolaylaştırsın, neslimizi ve nefsimizi muhafaza eylesin.  

 

 

                                                                                   Yazan: Vahdet TURHAN