Allah’ı Kazanan Neyi Kaybetmiş Ki, Kaybettiğinde Neyi Kazansın

  • Anasayfa
  • Bloglar
  • Allah’ı Kazanan Neyi Kaybetmiş Ki, Kaybettiğinde Neyi Kazansın
Allah’ı Kazanan Neyi Kaybetmiş Ki, Kaybettiğinde Neyi Kazansın
  • 10 Nisan 2019
  • İkra Derneği

Allah’ı Kazanan Neyi Kaybetmiş Ki, Kaybettiğinde Neyi Kazansın

Her insanın bir hedefi muhakkak vardır, bu hedefine ulaşanlar mutlu olurlar ki, hedefine ulaşamayanlar ise bir o kadar üzülürler. Fakat hedefine ulaşmayı başaranlar asla şımarmamalı ve bu başarının Allah’ın (cc) kendisine bir lütfu olduğunu unutmamalıdır.
Hz. Süleyman (as), Allah’ın (cc) bir lütfu ve buyruğu olarak rüzgara hükmedebiliyorken, bunu sadece Allah’ın kendisi için bir şeref ve lütfu olarak bilip, hep şükretti. 

“Böylece rüzgarı onun buyruğu altına verdik. Onun emriyle dilediği yöne yumuşakça eserdi.” (Sad, 38/36)

Allah’tan başkasından medet umanlar ahirette feci bir son ile karşılaşırlar. Kainat hercü merce gitse de, dağlar ova, ovalar dağ olsa da, birey olarak Allah’ı dost edinenler muhakkak ki kazanmışlardır. 
Allah’ı kazanan neyi kaybetmiş ki, kaybettiğinde neyi kazansın!

Bizler ülke olarak ne darbeler ne zulümler gördük. İmanı güçlü olanlar her türlü engellemelere ve zorluklara rağmen ibadetini yapabiliyorlardı. İmanın olması imkanın da olması anlamına geliyordu. Ne mutlu bunu anlayabilenlere.

Aslolan Rabbin rızasını kazanmak, bizi yaratan Rabbimiz’e kul olmaktı. En büyük makam ve en büyük kazanç muhakkak ki O’nu, yani Rabbimiz’i memnun etmekti.

Kıymetli dostlar Cennet’i kazandıramayan her türlü makam ve her türlü mevki unutulmamalı ki, kesinlikle bir kayıptır, asla kazanç değildir.

Konumuza gelecek olursak, 
Allah (cc) Maide Suresi’nde şöyle buyurmuştur; 

“Sizin veliniz ancak Allah’tır, Peygamberidir, bir de Allah’ın emrine boyun eğerek namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren müminlerdir.” (Maide,55)

“Kim Allah’ı, Peygamber’ini ve iman edenleri velî edinirse bilsin ki Allah’tan yana olanlar mutlaka galip geleceklerdir.”
(Maide,56)

“Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alay ve eğlence konusu edinenleri ve kâfirleri dost edinmeyin. Eğer müminseniz Allah’tan korkun.” (Maide,57)

> Yüce Allah (cc), burada özel olarak Ehl-i Kitap’tan sadece dini alay ve eğlence konusu yapan kimselerle, genel olarak da bütün kâfirlerle veya bir başka kıraate göre bunlardan yalnız dinle alay edenlerle böyle bir ilişki kurmalarını yasaklamaktadır. Âyetin iniş sebebi olarak bazı müslümanların birtakım münafıklara karşı sevgi ve muhabbet duygularıyla muamele etmeleri gösterilmiştir. 

“Namaza çağırdığınız zaman onu alay ve eğlence konusu yaparlar. Bu, onların aklını kullanmaz bir topluluk olmalarındandır.”
(Maide,58)

> Bir önceki Ayet’te mutlak olarak dini oyun ve eğlence yerine koyma söz konusu iken, burada dinin özel bir hükmüyle yani ezanla veya namazla alay etme söz konusudur. Müslümanları namaza çağırmak maksadıyla ezan okunduğunda münafıklar ezanın sözlerini çarpıtarak, yahut eğlenceye alarak, ezanla veya namazla alay ediyorlardı. Ezanı veya namazı bu şekilde alay konusu yapmaları şüphesiz ki onlardaki düşünce kıtlığından, cehalet ve anlayışsızlıktan ileri geliyordu.

 Bu âyet, “namaza çağırma” mânasında ezanın Kur’an’da yer aldığını göstermektedir. Çağırmanın şekli ve sözleri ise sünnet’te belirlenmiştir.


“De ki: "Ey Ehl-i kitap! Biz yalnız Allah’a, bize indirilene ve daha önce indirilene iman ettiğimiz için mi bizden hoşlanmıyorsunuz? Oysa sizin çoğunuz yoldan çıkmış kimselersiniz."
(Maide,59)

> Ehl-i kitap (yahudiler), müslümanları kıskandıkları için onlara karşı kin ve nefret besliyor, onları küçümsüyorlardı. Çünkü Müslümanlar, Allah’ın (cc) önceden indirdiği tüm kitaplara ve Peygamberlere iman etmişlerdir.
Allah (cc) burada yahudileri kastetmektedir. Yahudiler, sırf Efendimiz (sav)’e olan kinlerinden dolayı, belki de kendi dinlerini yok edecek olan müşriklere arka çıktılar. Yahudilerin Müslümanlara karşı menfi tavırlarının iki sebebi vardır: Biri, müslümanların Hz. Muhammed ve Kur’an dahil, bütün Peygamberlere ve onlara indirilmiş olan kitaplara iman etmeleridir. İkinci sebep ise Yahudilerin çoğunun yoldan çıkmış olmalarıdır.

“De ki: "Allah katında cezası bundan daha kötü olanı size haber vereyim mi? Onlar, Allah’ın lânetlediği ve gazap ettiği, bir kısmını maymunlara ve domuzlara çevirdiği, tâğuta tapan kimselerdir. İşte bunlar, yeri daha kötü olanlar ve doğru yoldan daha fazla sapmış bulunanlardır."
(Maide,60)

> Tâğut: Hakk’ı tanımayıp azan ve sapan her kişiye ve her güce veya Allah’tan başka tanrı edinilen şeylere verilen isimdir. Azgın ve sapkın olması sebebiyle şeytana da tâğut denilmiştir. Kimisinin tâğut’u milyon dolarlar, kimisinin de mal mülk...

Ayet’teki “aralarından maymunlar ve domuzlar çıkardığı” ifadesinin gerçek bir dönüşmeye mi yoksa ahlâki ve mânevi bir değişim ve bozulmaya mı işaret ettiği hususunda Kur’an’da herhangi bir açıklama yoktur. Müfessirlerin çoğunluğuna göre Allah’ın buyruklarına uymayanlar gerçekten fiziksel bir dönüşüme uğratılarak maymun veya domuz haline getirilmişlerdir. Mesela maymunlarda hak, adalet, aile kavramı, birlik ve gözetim kavramları yoktur. Bir diğer husus hayvanlarda ‘ensest ilişki’ sadece domuzlarda vardır. Ve batıda bu tür ilişkilerin çok yaygın olduğu söylenir. Ancak başta ‘Mücâhid’ olmak üzere bazı müfessirler bu tür ifadeleri, Allah’ın emir ve yasaklarını çiğneyen günahkâr kimselerin mâruz kalacağı ahlâki çöküntünün mecazi bir anlatımı olarak yorumlamışlardır.

Sohbetimize iştirâk eden başta Bekir YILDIRIM Hocamıza ve tüm misafirlerimize teşekkür ediyor, bir dahaki sohbete kadar sizi Allah’a emanet ediyoruz.

Sohbetlerimiz her hafta Pazartesi günü saat 21:00’de devam etmektedir. Sizi ve sevdiklerinizi bekleriz İnşaAllah.
Adres: Akçaburgaz Mah. 3050 Sk. N:8 D:15 Esenyurt 

 

İkra Derneği Esenyurt Temsilciliği