ÇANAKKALE VE ANLAMI
Müthiş bir hırsla dolu olan insan 20.yy.’a gelindiğinde aklı sayesinde teknolojinin zirvesini yakalamış, demir ve çeliği bir araya getirerek denizlerde ölüm makinaları olarak kullanmaya başlamıştı.
Elde etme, sömürme ve yok etme olarak kendisine bu kez Osmanlıyı hedef alan emperyalist güçler, tüm şartların kendi lehlerine olduklarını düşünerek ölüm makinalarını Çanakkale Boğazı’nın önlerine dikmişti. Öyle ya, onlara göre Osmanlı hasta adamdı ve Osmanlı’nın mirası iştahlarını kabartıyordu.
6 asırdan beri İslam’ın kılıçtarlığını yapmış olan, dünyaya yön veren koca imparatorluk şimdilerde çatırdıyor, etrafındaki çakallar paylarını alabilmek için sevinç çığlıkları atıyorlardı.
Ve işte! Türk’ün ateşle imtihanı bir kez daha başlıyordu. Her şey tamamlandı. Artık Türk’e son darbenin vurulma anı gelmişti.
Çeliğe karşı etin, kemiğin; devasa top mermilerine karşı kalpleri Allah ve vatan aşkı ile dolu imanlı yüreklerin mücadelesiydi bu…
Ölümü yok olma sananlarla, vatanı, bayrağı, namusu için ölmeyi cennet kapılarının aralanmasını sağlayacak olan şehitlik mertebesine yükselmeyi ve unutulmaz olmayı hedefleyenlerin mücadelesiydi bu…
Saldırdılar, ağızlarından köpükler, salyalar fışkırarak saldırdılar.
Adına medeniyet dedikleri tek dişi kalmış canavar gibi saldırdılar. Denizin mavimsi turkuaz rengi kıpkırmızı olmuştu.
Mehmedim kolunu, bacağını, gözünü, kanını… veriyor, ama vatanını, bayrağını, namusunu… asla vermiyordu.260 bin vatan evladı, bu uğurda gözünü kırpmadan vatan toprağına düşmüş, demir ve çeliğe karşı imanıyla müthiş bir zafer kazanmış ve bu topraklarda ezan sesinin asla susmayacağını, susturumayacağını tüm dünyaya haykırmıştır.
Yine bir 18 Mart’ın yıl dönümünü yaşadığımız şu günlerde Çanakkale şehitlerimiz başta olmak üzere, Afrin şehitlerimizi ve tüm şehitlerimizi saygıyla yad ediyoruz.
Aziz şehitlerimiz! Ruhlarınız şad olsun. Bu millet size müteşekkirdir.
İKRA (İlim Kültür ve Rahmet) Derneği